Ana muhalefet CTP lideri Tufan Erhürman, Dış İlişkiler Sekreteri Fikri Toros’u da yanına alarak Ankara’ya gitti.. Gidişin tarihi oldukça anlamlı, zira 20 Temmuz’da Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ülkemize gelecek.
Erdoğan’ın bir önceki gelişinde CTP adına yaşanan ‘talihsizlik’ akıllardadır!
CTP, Tayyip Erdoğan’ın sesleneceği Meclis’ten adeta kaçmıştı!
Erdoğan’dır, Özel’dir, Bahçeli’dir, hiç fark etmez. Çünkü siz ev sahibi, gelen kişi de misafirdir.. Ayrıca gelen şahıs başınız her ağrıdığında yanınızda olan Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı’dır!
Siz ev sahibi olarak Meclis’ten kaçarsanız, çok doğal olarak o misafir de algınlık gösterir, hatta sizi bir daha muhatap almaz, selam dahi vermez!
Zaten işin doğallığında da böyle bir süreç yaşandı… CTP’li vekiller uzun süre Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçiliği’nin organizasyonlarına davet edilmedi.
Ancak sağır sultan da duymuştu ki, aslında CTP’nin Başkanı Tufan Erhürman, Meclis’e girilmesi gerektiğini savunmuş, ancak CTP’nin ‘kırmızı’ kanadı, o PM toplantısında baskın çıkmıştı!
Şimdi Tayyip Erdoğan 20 Temmuz’da büyük bir aksilik olmazsa ülkemize gelecek ve yine Meclisimizde bir konuşma yapacak.
İşte bunun ortaya çıkması sonrasında belli ki CTP’nin ‘aklı selim’ tarafı Ankara ziyareti tertip etti, çok da doğru yaptı. Sonuçta ülke yönetimine, Cumhurbaşkanlığı’na talip bir partiyseniz, Ankara’daki hükümet kim isterse olsun iyi ilişkiler içerisinde olmanız şarttır. İyi ilişki illa ki kimilerinin ısrarla kamuoyunu yanıltmaya çalıştığı gibi ‘biyat’ ile olmaz!.. İlkeli iyi ilişkiler de mümkündür..
İşte bundandır ki, CTP Basın Bürosu tarafından kamuoyuna servis edilen haberde CTP heyetinin CHP Lideri Özgür Özel ile yapacağı görüşmeden daha çok Adalet ve Kalkınma Partisi kanadı ile yaptığı görüşme dikkat çekti.
Kanaatimce Ak Parti Genel Merkezi’nde Genel Başkan Vekili Mustafa Elitaş’ın CTP heyetini kabul etmesi aslında bir nevi CTP’nin diyalog kapısı açma talebini kabul etmesi anlamına gelir. Ancak AK Parti Başkanı Erdoğan ile görüşülmemesi de CTP yetkililerine ‘Meclis ayıbı’nın henüz unutulmadığı ve ‘bir daha tekrarlanmaması’ gerektiği mesajını verir gibiydi! Yani bir şartlı onay diyebiliriz!..
CTP’nin ayni hatayı bu kez yapmayacağı Ankara ziyareti ile ortaya çıkmıştır. Ha marjinal bazı vekiller belki toplantıya katılmayabilirler ama CTP’nin vereceği mesaj alınmıştır kanaatindeyim!..
20 Temmuz’da gerek Meclis’te, gerekse kutlama alanında Sayın Erdoğan’ın vereceği mesajlar elbette oldukça önemlidir.. Dış dünyaya vereceği mesaj nettir, ekonomi alanında yapılması gerekenlere yönelik de elbette bir mesaj verecektir. Benim asıl merak ettiğim nokta iç siyasete yönelik bir mesaj verip vermeyeceğidir.
Zira 2025’te Cumhurbaşkanlığı seçimi vardır ve bu seçim salt KKTC halkını ilgilendirmiyor. Çünkü Kıbrıs sorunu gibi ciddi bir konumuz vardır ve Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte yürütülen bir politikadır. Dolayısıyla fikir birliği şarttır. Aksi takdirde ciddi bir sıkıntı baş gösterir.
Kısacası uzun uzun anlatmaya gerek yoktur; CTP “ben bu ülkeyi yönetmeye, cumhurbaşkanlığına talip bir partiyim” diyerek Ankara ziyaretini gerçekleştirmiştir. Kanaatimce de doğru olanı yapmıştır.
Bundan sonraki süreci, yapılacak açıklamalardaki satır aralarını okuyarak yorumlamaya devam ederiz…