Ciddi bir spor severim.. Sadece futbol değil, başta basketbol (eurolig) olmak üzere, tenis, masa tenisi, zaman zaman atletizm, F1, voleybol, snooker gibi spor branşlarını izlemekten keyif alırım..
Beşiktaş taraftarıyım, ama Türk futbolu sadece bu yıl değil son yıllarda operasyonlara maruz kalıp “bitirildiği” için takip etmeyenler arasındayım… Futbol zevkimi daha çok bir Liverpool taraftarı olarak İngiliz ligini izleyerek gideriyorum..
Şimdi; Ortadoğu tandanslı 3’üncü dünya savaşının neredeyse başladığı bir ortam varken “nereden çıktı bu spor aşkı” dediğinizi duyar gibiyim; hemen anlatayım!
Aslında bugünkü makalemin konusu ‘zalim ve şımarık İsrail’ ve dünyadaki ‘uluslararası hukuk’ safsatasıdır!
Adına ‘uluslar arası ilişkiler’ denen ama tamamen büyük güçlerin çıkarlarına göre şekil alan, bunu ‘uluslar arası hukuk’ adı verdikleri ve yine tamamen güçlünün her zaman haklı olduğu bir düzenek ile güçlendirmiş durumdalar..
Dünyaya şekil veren ve kendilerine ‘batılı devletler’ diyen bu güçler insan hakları dedikleri zaman mangalda kül bırakmazlar ama bu insan hakları nedense sadece kendileri ve kendilerinin destekçisi olduğu milletin fertleri için geçerlidir!
Makaleye spor açısından başlamamın nedeni de çok bariz bir örnek verip, İsrail’in bu batılı devletler için ne kadar değerli olduğunu anlatmak ve Kıbrıs Türkü’nün çok medet umduğu batının gerçek yüzünü bir kez daha ortaya koymaya çalışmaktır!
Elbette anlayana sivri sinek saz, anlamayana davul zurna az gelecektir!
Uzun yıllardır basketbolda Avrupa’nın zirve ligi kabul edilen, içerisinde Fenerbahçe ve Anadolu Efes gibi iki güzide Türk kulübünün de yer aldığı Eurolig’ten bir örnek vereceğim.
Bu meşhur sözüm ona insan hakları savunucusu batılı devletlerin belli başlı düşmanları vardır. Bunların başında Rusya gelir.. Rusya’ya karşı bu devletler Ukrayna’yı maşa yaptı, sonunda Putin, Ukrayna’ya dalınca ve işler hesaplananın ötesine geçince, batılı devletler belli oranda Ukrayna’ya askeri destek verdi. Ama Putin için bunun çok bir anlamı olmadı! Masum insanlar öldü.. Asgari güç olarak geri kalan bizim meşhur batılı devletler Rusya’ya ekonomik, kültürel, sportif ambargolar uygulamaya başladı. Mesela Eurolig’in en kral takımlarının başında gelen CSKA Moskova ligden diğer Rus takımlarıyla birlikte diskalifiye edildi..
Rusya Ukrayna savaşından kısa bir süre sonra İsrail dünyanın gözü önünde Gazze’yi abluka altına aldı, kadın çoluk çocuk, cami, hastane demeden bombaladı ve masum insanları öldürdü.. Bizim meşhur insan hakları savunucu batılı devletler masum insan katlini canlı canlı izlemeyi tercih etti, kıllarını dahi kıpırdatmadılar!
Ayni Eurolig içerisinde yer alan İsrail takımı Maccabi Tel Aviv tabi ki diskalifiye edilmedi.. Güvenlik tedbiri nedeniyle sadece sahasında maç yapmıyor ama bir güzel lig maçlarına devam ediyor. Ne adil bir düzen değil mi?
Efendim şimdi de şımarık İsrail, İran’ın konsolosluğuna saldırı düzenleyip yine sadece kınanınca, artık birilerinin de kulağını çekmesi gerekiyordu, İran bir gece ansızın gitti!
Filistin’deki, Gazze’deki soykırıma seyirci kalan o bizim meşhur insan hakları savunucu batılı devletler İran’a diş göstermeye çalıştı. Başta ABD ve İngiliz olmak üzere İran’ın dronlarına saldırılar gerçekleştirildi. Burada Kıbrıs da işin içine girmiş oldu, zira Kıbrıs adasındaki egemen İngiliz üsleri başroldeydi…
“İran, İngiliz üstlerine saldırırsa vay halimize” diyen bir Kıbrıslı Türk –Rum grubu oluşmuş olsa da bunun yaşanmayacağını söylemek çok da bilgili olmayı gerektirmez!
Bir misilleme yapıldı ve durum dengelendi sadece, daha da fazlası olacaksa bu Kıbrıs üzerinden şekillenmez, dert etmeye gerek yok diye düşünenlerdenim..
Dert etmemiz gereken şey nedir bilir misiniz; bu meşhur insan hakları savunucusu batılı devletlerin peşinden giden bizim romantik solcularımızdır!
Batı için Kıbrıs Türkü yok hükmündedir.. İzolasyon ve ambargolar altında bizleri ezerek bunu her platformda kanıtlamışlardır. Amerika’nın, Avrupa’nın, İngiltere’nin desteğiyle bizim birleşik bir federasyonda huzurlu ve zengin bir adada yaşayacağımızı düşünen ciddi bir romantik sol düşünce var.
Oysa örnek ortada; Kıbrıs Türkleri dışlanmış CSKA, Rumlar da her daim Maccabi tadında!