Aytuğ Türkkan'ın köşe yazısı...
Nihayet New York görüşmesi gerçekleşti ve açıklamalar da yapıldı.. Bize de yorumlaması kaldı..
Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin hiçbir umut ışığı yokken, Rum liderin iç politikada ağır darbeler almasıyla dört elle sarılmak zorunda kaldığı Kıbrıs sorununda yapmaya çalıştığı tek şey bir şekilde müzakereleri başlatmak.
Ancak Türk tarafının iki devletli çözüm politikası ile Rumların federasyon istenci taban tabana zıt olunca yeni bir süreç başlatmak mümkün olmuyor!.
İşte bu durumda Birleşmiş Milletler’e yön veren Rum-Yunan lobisinin etkisi altındaki güçlü bazı batılı devletler bir ara formül üretmiş durumda..
“Tamam; müzakere olmasın ama müzakere ediyormuş gibi bir hava yaratalım.”
İşte New York buluşması ve sonrası için planlanan Türkiye-Yunanistan-Kıbrıs Türk tarafı ve Kıbrıs Rum tarafı ile BM’yi bir araya getirecek olan 4+1 formülü de buradan kaynaklanıyor.
Yemek daveti de bu çerçevede yapılmıştı. Yoksa koskoca BM taraflar arasındaki uçurumun farkında değil midir? Bu elbette mümkün değildir!..
Ama Türkiye’nin özellikle Türk Devleti Teşkilatı üyeleri üzerinde KKTC’nin tanıtılmasına yönelik oluşturduğu politika ve buna Azerbaycan’ın destek verme gayretlerini biz belki iç politik olaylar nedeniyle görmüyor ya da pek önemsemiyoruz ama bu gelişmeler Rumları oldukça rahatsız ediyor.
İşte ‘müzakere edermiş’ gibi görünerek KKTC’nin tanıtılma ya da Rumlara göre ‘yükseltilme’ politikasının da önünün kesilmesi hedefleniyor.
Çok geçmez göreceksiniz, “biz bir yandan müzakere masası kurup ortak gelecek için uğraş verirken Türk tarafı tanınma için gayret gösteriyor” diyerek bir suçlama oyunu başlatmaya çalışacaklardır!.
Zaten bu taktik yıllardır devam ediyor. Bir şekilde Türkleri masada tut, politikadan bir adım geri atma, siyasi eşitlik, dönüşümlü başkanlık vs sakın ha konuşma bile. Uluslararası hiçbir platformda ortaya çıkmalarına da izin verme!
İşte yeni Kıbrıs politikası ile Rumların bu oyunu bozulmak istenince araya güçlü bazı batılı devletler girmiş durumda.
Nihayetinde New York sonrası bir müzakere masası kurulmasının mümkün olmadığı görüldü ama bu masa “varmış gibi” bir durum yaratıldı. Bu yolla KKTC’deki ana muhalefet ve kendini ‘sol’ diye tanımlayan ve “ne olursa olsun müzakere edelim” diyen grupların ağzına bir parmak bal çalındı. İşte bakın 4+1 toplantı olacak ve masa böylelikle yeniden toplanabilecek imajı verilecek.
Öte yandan federasyona tamamen karşı çıkan ve iki devletin iş birliği yapması gerektiğini savunan kesimlere de ‘yeni sınır kapılarının açılması için yapılacak çalışmalara zemin hazırlandığı’ ifade edilerek o kesimin de ağzına bir parmak bal çalınmış durumda. Aynı senaryolar Güney komşularımız için de geçerli..
BM yapısı itibarıyla dünyadaki hiçbir sorunu çözemediği gibi Kıbrıs sorununu da çözemeyecek. Ama herkesin bir tarafından tutacağı oyunlar kurarak, bir şekilde her kesimi memnun etmeyi amaçladı.
Biz BM’nin ağzımıza çaldığı bal ile oylanırken, Rumların hegemonyasındaki ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ tanınmaya devam ediyor, Kıbrıs Türkleri üzerindeki izolasyon ve ambargolar ise rahatça göz ardı ediliyor!.
“Masa kuramayan BM, bu kez o masayı kurarmış gibi bir pozisyon yaratıyor” dedik ya.. Eksik kalmayalım;
bendeniz, bu oyundaki rolümü bu yazıyı yazarak oynamaya başlarken, “Yeni bir süreç başlıyor” diye sevinçten havaya uçan romantik arkadaşlar da kendi rollerini oynamaya başladı!..
Hayırlı olsun!..