Meslek hayatım boyunca “herkes beni sevsin, beni takip etsin, beni alkışlasın” gailem olmadı! O nedenle de doğru bildiğimi yazdım, söyledim.. Kızan da oldu, takdir eden de..
Fikrimin değiştiği konular olmadı mı, elbette oldu.. Hatta bence olmaması garip olurdu! Mesela Kıbrıs sorunu.. Federasyona, AB’ye, uluslar arası hukuka inanan bir gençken, bunların tümünün uluslar arası çıkarlar çerçevesinde değişkenliğini görüp federasyon inancından vazgeçmiş bir bireyim örneğin..
Kimi öğretmeni, kimi kamu görevlisini görevlerini yapmadıkları için eleştirmiş, onların bu verimsizliğine göz yuman siyasetçiye de bol bol verip verişmişliğim de oldu. Hatta bundan dolayı gerek aile içerisinde, gerek çevremden çokça zılgıt yemiş biriyim.. Olsun!
Böyle bir giriş yaptım çünkü konuyu üreticilerin eylemine getirmek istiyorum..
Diyalog Medya Grubu’ndaki görevim nedeniyle yıllarca köyleri gezip üreticilerle iç içe oldum.. Ne talep ettiklerini gayet iyi biliyorum. Zaman zaman bu taleplerinde haklı, zaman zaman bu talepleri aşırı bulduğumu da söylemeliyim.
Birine şirin görünme gibi bir gailem de yok! O nedenle çok açık ve net yazıyorum, 3 gün boyunca devam eden eylemin yapılış şeklini çok yanlış buluyorum. Her birimizin vergileriyle ortaya çıkan devlet kurumlarının kapılarını kırarak, korkuluklarını alaşağı ederek zarar vermek doğru değildir!
Yol kapatırsın, ateş yakarsın, hatta yumurta da atarsın.. İstersen hayvan dışkılarını da yola dökersin.. Bunların tümü yapılabilir elbette.. Ya da daha yaratıcı bir şeyler bulursun… Ama kamu malına zarar vermek de nedir?
Burada hayvancı kadar hükümetin de, güvenlik güçlerinin de hatası olduğunu düşünüyorum! Bu demokrasi değildir, demokratik bir eylem hiç değildir!
Kamu malına zarar verilirken seyretmek değil, buna izin verilmemesi gerekirdi! Zira bu devletin itibarını yerle bir eden bir tutumdur. Ama nedense buna izin veriliyor.
O binalar biz vergi mükelleflerinden toplanan paralarla inşa ediliyor ve devleti temsil ediyor. Devleti yönetenlere kızmışsan bu binalara zarar vererek acısını çıkaramazsın!
Gün içerisinde bu düşüncelerimi kısa videoda da paylaştım. Kimileri yorum yapıp Fransa ya da Almanya’daki üretici eylemlerinden örnekler vermiş. Belli ki oradaki eylemleri de izlememişler, kulaktan dolma bilgilerle yazıp çiziyorlar. Hiçbir batı ülkesinde devletin temsil edildiği kuruma zarar verilmedi. Zaten buna devletler izin vermez. Oralarda da yollar kapatıldı, ateşler yakıldı, hayvan yemleri ve dışkıları sokaklara atıldı ama hiç biri devlet kurumuna zarar verecek şekilde bir eylem olmadı. Dediğim gibi zaten olamaz da. Çünkü devletsen buna izin vermezsin. Bizde ise sonsuz bir hoşgörü var ki bence oldukça yanlış!
Güney Kıbrıs’ı anımsatayım; birkaç sene önce Nikos Anastasiadis’in Başkan olduğu dönemde Rum üreticiler eyleme çıktı, Rum başkanlık sarayının önüne gitmek istediler ama yolun başından polis tedbirini almıştı.. Oradan kimseyi geçirmedi. Devletsen devletin simgelerine dokundurtmazsın.. Bu kadar basittir bu iş. Bizde ise dediğim gibi güvenlik güçlerinin önünde kamu malları yerle bir ediliyor, siyasiler ise bunu canlı yayında izliyor.
Kimse kusura bakmasın ama bu olacak iş değildir!