Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarının icrasını denetleyen Avrupa Konseyi Delegeler Komitesi’nin İnsan Hakları konulu toplantısının 17-18 Eylül tarihlerinde Strazburg’da gerçekleştirildiği ifade edildi.

Bu toplantıda, VI. Rum kararının mülkiyet haklarına ilişkin başlığın yanı sıra Xenides-Arestis Grubu altındaki bireysel başvurulara ilişkin kararların ele alındığı belirtilen açıklamada, şunlar kaydedildi:

“Bilindiği üzere mahkemenin Xenides-Arestis Kararı çerçevesinde kurulan TMK’nın etkin bir iç hukuk yolu olduğu gerek Mahkeme gerekse Komite tarafından birçok kez teyit edilmiştir. Esas itibarıyla bahse konu başlığın icrasına ilişkin denetim, uzun bir süreden bu yana kapatılmaya hazırdır.

KKTC, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı 4. Ekoturizm Uzmanlar Grubu Toplantısı'na ev sahipliği yapıyor KKTC, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı 4. Ekoturizm Uzmanlar Grubu Toplantısı'na ev sahipliği yapıyor

Nitekim bu durum Avrupa Konseyi Sekreteryası tarafından hazırlanan görüşlerde de açık bir şekilde yer almaktadır. Ne var ki esas itibarıyla teknik nitelikli olan icra sürecinin kapatılması Rum tarafının konuyu siyasileştirme çabaları çerçevesinde bu güne kadar mümkün olamamıştır.

Gelinen aşamada Komite, 19 Eylül 2024 tarihli oturumunda, bahse konu başlığın kapatılmasına ilişkin bir karar taslağını oylamış ancak Rum tarafının, çoğunluğunu AB üyesi ülkelerin oluşturduğu Komite üyeleri üzerinde kurduğu baskı neticesinde kapatma kararı alınması mümkün olamamıştır.

Rum tarafının göstermeye çalıştığının aksine Komite, Xenides Arestis Grubu altında icrası denetlenen ve TMK tarafından yapılan teklif çerçevesinde dostane çözümle sonuçlanan Rock Ruby kararına ilişkin icra sürecini kapatarak, TMK bağlamında ülkemizdeki mülkiyet rejiminin geçerliliğini bir kez daha teyit etmiştir.

-“Komitenin çalışmalarına zarar verdiğinin bir göstergesi”

Sonuç itibarıyla, IV. Rum kararının mülkiyet hakları başlığının icra sürecinin kapatılmamış olması Komitenin Rum tarafının pozisyonunu destekliyor olmasının bir tezahürü değil, aksine Komitenin Rum tarafının bilindik şımarık tavırlarıyla konuyu siyasileştirmek suretiyle Komitenin çalışmalarına zarar verdiğinin bir göstergesi niteliğindedir.”