Dışişleri Bakanlığı tarafından Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell’in açıklamalarına tepki gösterildi.

Bakanlıktan yapılan açıklamada, “Borrell, 7 Kasım 2024 tarihinde yaptığı açıklamada, Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’te 6 Kasım 2024 tarihinde düzenlenen Türk Devletleri Teşkilatı Devlet Başkanları Konseyi 11. Zirvesi’nde ülkemizin temsil edilmesini, TDT’nin KKTC’yi meşrulaştırmaya yönelik yeni bir adımı olarak niteleyerek AB’nin bu durumdan rahatsız olduğunu belirtmesini, yeni vizyonumuzun zemin bulmasından duyulan hazımsızlığın bir tezahürü olarak değerlendirmekteyiz” denildi.

Açıklamada, “Bu gibi mesnetsiz söylemler, egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü gibi özden gelen hakları çerçevesinde ve kendi kaderini kendi tayin etme hakkını kullanarak kurduğu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin adadaki iki devletten biri olduğu gerçeğini asla ortadan kaldıramaz” ifadeleri kullanıldı.

Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamanın devamında ise şunlar kaydedildi:

“Yaptığı bu talihsiz açıklamayla Kıbrıs meselesinde tarafsız olamayacağını bir kez daha teyit etmiş olan AB’yi, bu yanlı ve yanlış tutumuna bir an önce son vermeye ve Rum tarafının sözcülüğünü yapmaktan vazgeçmeye davet ediyoruz.

Avrupa Birliği, özgür iradesini iki devletli çözümden yana kullanan Kıbrıs Türk tarafı ve halkına yönelik bedel ödetme, baskı yapma ve her alanda haklarını kısıtlama politikasına bir an önce son vermelidir.

Kendi değer ve prensipleri hilafına, Kıbrıs meselesi çözülmeden Rum tarafını tek taraflı olarak üye yapmakla meseleyi içinden çıkılamaz bir hale getiren AB’nin BM şartına atıf yapmak suretiyle TDT üyeleri üzerinde baskı kurmaya çalışması büyük bir hadsizliktir.

283 yabancı uyruklu kişiye taşınmaz mal satın alma izni 283 yabancı uyruklu kişiye taşınmaz mal satın alma izni

Kıbrıs Türk halkının, adanın geleceği üzerinde en az Rum tarafı kadar söz sahibi olduğu gerçeğini göz ardı etmeye devam eden AB’ne, Rum tarafını daha da şımartmaktan başka bir amaca hizmet etmeyen bu tutumuna son verme çağrımızı bir kez daha yineliyoruz.

Bu tür girişimler, hedeflediği neticelerin aksine, mücadelemizin ne kadar haklı olduğunu göstermekte ve haklı davamızı her platformda savunma azmimizi pekiştirmektedir.”