CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, demokrasinin temel ilkelerine aykırı bir şekilde hükümetin Meclis Başkanlığı seçimi sürecini yürüttüğünü vurguladı. Erhürman, KKTC Anayasası'nın 1. maddesine atıf yaparak, demokrasiyi Cumhuriyet'in temel niteliklerinden biri olarak kabul eden anayasanın, çok adaylı bir seçimde retlerin çoğunlukta olduğu durumlarda bir adayın seçilmesinin imkansız olduğunu belirtti.

Erhürman, özellikle tek adaylı bir seçimde dahi ret oylarının sayılması gerektiğine dikkat çekerek, Kutlu Evren ve Zorlu Töre'nin Meclis'teki seçim süreçlerinden örnekler verdi. Anayasaya aykırı bir yorumun, Meclis Başkanlığı seçimlerinde kabul oyları kadar ret oylarının da dikkate alınmasının zorunlu olduğunu açıkça ortaya koyduğunu ifade etti.

Erhürman ayrıca, hükümetin aday değişikliğine gitmeksizin aynı kişiyi ısrarla Meclis Başkanlığı için dayatmasının, demokrasinin ve anayasa koyucunun anladığı anlamda bir hükümet olmadığını vurguladı. Meclis iradesinin ret oylarını yok saymanın, anayasanın demokrasiyi temel alan ruhuna aykırı olduğunu belirten Erhürman, bu süreçte hükümetin demokrasiye uygun bir tutum sergileyemediğini söyledi.

Erhürman’ın paylaşımı şöyle:

Mesele Şu: Bu, Demokrasinin ve Anayasa Koyucunun Anladığı Anlamda Bir Hükumet Değildir

1. KKTC Anayasası, 1. maddesinde, “demokrasi”yi, Devlet’in, Cumhuriyet’in temel niteliklerinden biri olarak kabul ediyor.

2. Temel ilke demokrasiyse, Anayasa’da açıkça yazmadıkça (ki yazsa elbette çok tuhaf olur, kendi kabul ettiği demokrasi ilkesini yerle bir ederdi) çok adaylı herhangi bir seçimde daha az oy alanın seçilmesi veya retlerin ve kabullerin sayıldığı herhangi bir seçimde retler daha fazlayken “kabul edildi” sonucuna varılması imkansızdır.

3. Mevzuat çok adaylı bir seçim olacağı düşüncesi üzerine inşa edilmişse ve buna karşın tek aday varsa ne olacak? Meclis, önümüzdeki konuya ilişkin iradesini defalarca ortaya koydu. Tek aday için, kabul, ret ve çekimser seçeneklerini sundu ve retleri de, kabulleri de saydı. Meclis bu dönemde de, daha önceki dönemlerde de, yalnızca kabulleri sayma ve açıklama, retleri görmezden gelme gibi bir irade ortaya koymadı.

4. Yalnızca bu dönemden örnek verelim. Sn. Kutlu Evren’in seçiminde 26 ret oyu çıktı. Meclis kabuller yanında retleri de saydı ve Sn. Kutlu Evren’in Meclis’in salt çoğunluğu tarafından reddedildiğini açıkladı. Yalnızca kabuller sayılsaydı ikinci tur seçime geçilecekti ama geçilmedi.

5. Aynı şekilde Sn. Zorlu Töre’nin ilk dört turunun dördüncüsünde de Meclis kabulleri ve retleri açıkladı. Retler çoğunluktaydı ve bu bilinçle UBP adayını geri çekti. Yalnızca kabuller sayılsa ve retler görmezden gelinseydi Sn. Töre beşinci tura geçerdi. Ve bugün yapılmaya çalışılan yorumlar o gün yapılsaydı, Sn. Töre beşinci turda yalnızca kendine oy verse dahi seçilmiş “ilan edilebilirdi”.

6. Yalnızca bu örnekler dahi, Meclis’te retlerin en az kabuller kadar değerli irade beyanları olarak kabul edilmesinin Meclis’in tamamının (yalnızca muhalefetin değil, iktidarın da) iradesi olduğunu göstermeye yeter.

7. Bunların yanında, demokrasi ilkesi gereği Meclis’i yönetecek Meclis Başkanı’nın Meclis tarafından “seçilmesi” meselesi de var tabii. Anayasa koyucu Meclis Başkanı’nın Meclis’in salt çoğunluğu tarafından kabul edilen biri olmasını tercih etmiş. Bu açık ve tartışmasız. Öyle olmasaydı dört tur boyunca seçilebilmek için en az 26 milletvekilinin oyunu aramazdı. Beşinci tura gelindiğinde ise dördüncü turda en çok oy alan iki aday arasında seçim yapılmasını ve daha çok oy alanın seçilmesini kurala bağlamış.

Bakanlar Kurulu'ndan 55 kişiye vatandaşlık Bakanlar Kurulu'ndan 55 kişiye vatandaşlık

8. Çok adaylı bir seçim olsa, pusulanın üzerinde adayların isimleri olur ve “ret” diye bir seçenek olmaz elbette. Bu durumda, sadece iki adayın isimlerinin bulunduğu, “ret” seçeneğinin olmadığı bir pusula düzenlenir. Oy kullanmama veya geçersiz oy kullanma seçeneği elbette vardır. Ama iki adaydan birinin daha fazla oy alması, her durumda geçerli oy kullananların yarısından fazlasını bir adayın aldığı sonucu çıkarır ve kazanan aday hiçbir durumda oy kullananların yarısından fazlasının açık ret iradesiyle karşı karşıya kalmaz.

9. “Anayasa koyucu, Meclis başkansız kalmasın diye her durumda beşinci turda bir kişinin seçilmesini sağlamak istemiştir. O nedenle tek aday varsa yalnızca kendisine oy verse dahi seçilmesini onay vermiştir” yorumu yanlıştır. Her şeyden önce çok adaylı bir seçim için bile bu kesin değildir. Çünkü Anayasa dördüncü turda en fazla oyu alan iki aday arasında bir beşinci tur seçim öngörmüştür. Ancak geçersiz oylar da dikkate alınırsa bu beşinci turda her iki aday eşit sayıda oy da alabilir. Bu durumda ne olacağı Anayasa’da yoktur. Anayasa bir altıncı tur öngörmemiştir. Beşinci oylamadan söz etmiş, işi orada bitirmiştir.

10. Dahası demokrasi ilkesi üzerine inşa edilmiş bir Anayasa’nın, Meclis iradesiyle her defasında sayılan ve kabul oylarıyla birlikte açıklanan ret oylarının kabullerden fazla olması durumunda tek adayın Meclis Başkanı olmasını istediği sonucuna varılması mümkün değildir.

11. Anayasa koyucunun işi beş tura kadar uzatmasının illa ki bir Meclis Başkanı seçilmesini sağlamayı hedeflediğini gösterdiğini ileri sürmek elbette dikkate alınabilir. Ama bu Anayasa koyucunun “illa ki aday gösterilen tek adayın, beş tur boyunca kendinden başka kimseden oy almasa da beşinci turda mutlaka seçilmesini istediği” şeklinde asla yorumlanamaz. Nitekim Meclis’te bu dönemde de bundan önce de defalarca aday değiştirilmiştir. Dolayısıyla aday gösterilenin seçilememesi, başka aday gösterilemeyeceği, yani Meclisin Başkansız kalacağı anlamına gelmez. Bugüne kadar da gelmemiştir. Meclis iradesi de hep bu yönde tecelli etmiştir.

Uzun oldu ama işini özeti şu: Demokrasiyi temel ilke kabul eden bir Anayasa koyucunun iradesi, ne rakibinden daha az oy almış olan, ne de aldığı ret oyları kabul oylarından fazla olan birini Meclis Başkanı yapmak olabilir. Meclis Başkanlığı seçimiyle ilgili maddeden de böyle bir sonuç hiçbir biçimde çıkmaz.

Anayasa koyucu Meclis’i Meclis Başkanı’nı seçmek konusunda zorlamaya çalışabilir. Ama bu çaba demokrasi ilkesi çerçevesinde “varsın rakibinden daha az oy alsın ya da varsın retleri kabullerinden daha fazla olsun ama yine de bir kez aday gösterilmiş olan her durumda seçilsin” noktasına asla varmaz. Varırsa demokrasi ilkesine, yani Anayasa’nın 1. maddesine aykırı olur. Anayasa kendi içinde istisna getirmek isterse bunu açıkça getirir. Açıkça getirmediğine göre böyle bir istisna yoktur. Yorum yoluyla böyle bir istisna yaratmak mümkün değildir. Hele de Meclis’in bu konuda bugüne kadar defalarca ortaya koyduğu irade açıkken, böyle bir yorum imkansızdır.

Anayasa koyucu hiçbir düzenlemesini demokraside olması mümkün olmayanı ya da saçma olanı öngörerek yapmaz. Anayasa koyucu saçma olanı öngörmek zorunda değildir. 29 desteği olan bir hükumetin ne olursa olsun ya ilk dört turda salt çoğunluğu ya da en azından beşinci turda retlerden fazla kabulü alabileceğini bilir. Bunu yapamadığında o adayı hükumetin istemediğini, değiştireceğini bilecek kadar demokrasi ve hukuk da bilir.

Ha hükumet adayı değiştirerek de seçmeyi beceremezse, o zaman da Anayasa koyucu şunu bilir: “Bu, demokrasinin anladığı anlamda bir hükumet değildir”