Kasım ayında kurulan ESPA Başkanı Mete Boyacı, toplantıda yaptığı konuşmada, kuruluş amaçlarını ve hangi politikalar doğrultusunda çalışmalar yürüteceklerini anlattı.

Boyacı, hükümetin ve devletin toplumun her kesimine eşit ve adil davranması ve sorunlara ülke sorunu olarak bakmasını beklediklerini ifade ederek, KKTC’nin örnek alınabilecek bir ülke olduğunu, kendilerinin de bu ülke de daha fazla yatırım yaparak hayatlarına devam edebileceklerini söyledi, başarı örneklerinin yaratılabileceğine değindi.

Candan Avunduk, Mete Boyacı, Hasan Dörtgazi, Adem Kaan Kaner, Serhan Kombos, Müsteyde Onbaşı-Ruhi, Bertan Özberkman, Yağmur Özyalçın, Selen Necat-Gürkan, Ahmet Noyan, Mehmet Saydam, Vargın Varer ve Engin Yeşilada adına okunan ortak basın açıklaması şöyle:

"Son zamanlarda ülkemizde, Anayasa, yasalar ve en temel demokratik prensipler çiğnenebilmekte; halkın iradesini temsil eden Cumhuriyet Meclisi etkin bir şekilde çalıştırılmamakta; hukuka aykırı bir şekilde alınan keyfi kararlar uygulanmaya çalışılmakta; toplumsal uzlaşı ve katılımcılık gibi temel demokratik değerler sıklıkla göz ardı edilmektedir. Tüm bunlar olurken, sağlıktan eğitime, kamudaki atamalardan ihalelere, sayısız skandal yaşanmakta; kamusal hizmetlerin niteliği kötüye gitmekte ve her alanda tehlike çanları çalmaktadır.

Bu durum, her geçen gün siyaset kurumuna olan güveni erozyona uğratmakta ve toplumu umutsuzluğa sevk etmektedir. Hükümet ise yapısallaşmış sorunlara kalıcı çözümler üretmeye çalışmak yerine, şahsi menfaatleri ve günü kurtarma çabası içinde görünmektedir. Kısacası, ülkemiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) iyi yönetilmemektedir.

Gardiyanoğlu: Kıbrıs Türk halkının Türk dünyasında sesini duyurabilmesi çok önemli Gardiyanoğlu: Kıbrıs Türk halkının Türk dünyasında sesini duyurabilmesi çok önemli

Uzun zamandır, genel olarak sivil toplum ve biz iş insanları da üzerimize düşen toplumsal görevleri yeterince yerine getirmiyoruz. Dolayısıyla, bu durumun oluşmasında bizlerin de sorumluluğu olduğunu kabul ediyoruz. Bu bilinçle, iş insanları olarak bizler bir inisiyatif almaya karar verdik. Şu anda içinde bulunulan durum bir kader değildir. Dolayısıyla, bir takım köklü reformların uygulanması şartıyla ülkemizin, hepimiz için daha yaşanabilir; sosyal adaletin ve toplumsal refahın hüküm sürdüğü bir yer olabileceği kanaatindeyiz.

Şeffaflık, hesap verebilirlik, katılımcılık, kapsayıcılık ve hukukun üstünlüğü gibi iyi yönetişim ilkelerinin esas olduğu bir devlet yapısının, ülkedeki belirsizlik ve istikrarsızlığı giderebileceğine inanıyoruz. Bu tür bir yapının, KKTC’nin sürdürülebilir bir kalkınma eksenine girmesini sağlayacağına dair inancımız tamdır. Sınırlı kaynaklarımızın doğru ve etkin bir şekilde kullanıldığı, rekabete dayalı serbest piyasa mekanizmasının gerçek anlamda çalıştığı bir düzen mümkündür. Liyakate dayalı, etkin ve parti siyasetinden arındırılmış bir bürokrasi ile güçlü bir denetim mekanizması oluşturulabilir. Verginin tabana yayıldığı ve vergi adaletinin sağlandığı bu tür bir yapıda, kamusal hizmetlerin iyileştirilmesi ve fiziksel altyapı yatırımları için gerekli mali kaynakların ortaya çıkması mümkündür. Yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen, makroekonomik göstergeler ülkemizde böyle bir potansiyelin var olduğuna işaret etmektedir. Yetişmiş insan gücümüz de bu potansiyeli açığa çıkarabilecek niteliktedir.

Bizler, böyle bir idari yapının oluşturulabilmesi için tüm kesimlerin bir araya gelip katkı koyacağı toplumsal bir uzlaşıya ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz. Bu sürecin etkin ve çözüm odaklı bir şekilde yürütülebilmesi için rasyonel ve bilimsel veriye dayanan bir tartışma zemini oluşturulması şarttır. Ülkenin sorunlarının ‘ne’ olduğunu saptamak kolay görünse de bunların ‘nasıl’ giderileceğini objektif olarak tespit etmek ve bunun üzerinde toplumsal uzlaşı oluşturmak zordur. Bundan daha da zor olanı, bulunan çözümleri hayata geçirmektir. Bizler, ülke şartlarına uygun politika önerilerinin oluşturulması ve bunların hayata geçirilebilmesi için faaliyet gösterilmesi noktasında önemli bir boşluk bulunduğu tespitinde bulunduk ve bu boşluğu doldurmak adına ortak hareket etme kararı aldık.

Bu doğrultuda, ekonomi ve iyi yönetişim odaklı bir düşünce kuruluşu olan ESPA (Ekonomi ve Sosyal Politikalar Araştırma Merkezi)’nın kuruluş sürecini tamamlamış bulunuyoruz. Kamu yararını gözeten ve kâr amacı gütmeyen bir kurum olan ESPA, faaliyetlerini tarafsız bir biçimde; çok sesliliğe ve toplumun çeşitli kesimlerinin katılımına olanak sağlayacak şekilde yürütecektir.

Çıktığımız yolun uzun ve meşakkatli bir yol olduğunun bilincindeyiz. Maalesef, ülkemizin her yanını sarmış olan sorunlar kısa sürede çözülebilecek türden olmaktan çok uzaktır. Köklü reformların yapılması zorunlu olan böyle bir süreçte, taşların yerinden oynaması ve pek çok toplumsal kesimin olumsuz etkilenmesi kaçınılmazdır. Hiçbir dönüşüm/değişim fedakârlık yapılmadan gerçekleştirilemez. Elbette, uzun vadeli istikrar ve refah için kısa vadede fedakârlıkta bulunması gereken kesimlere, parçası olduğumuz iş dünyası da dahildir.

Bu manifesto ve açık davette imzası bulunan bizler, bu durumun farkında olduğumuzu kayda geçirir ve ülke menfaatinin gerektirdiği durumlarda yaşanması muhtemel sıkıntıları aşma yolunda da birlikte hareket etmeye devam edeceğimizi taahhüt ederiz.

Aynı zamanda, bizlerle benzer kaygıları taşıyan ve yukarıda ifade edilen ilkeleri paylaşan tüm kesimleri bizlerle istişarede bulunmaya ve iş birliği yapmaya içtenlikle davet ederiz.

Kamuoyuna saygılarımızla duyurulur."