Gündem Kıbrıs Genel Yayın Yönetmeni Çiğdem Aydın'ın köşe yazısı...

Neredeyse 21 yılı bu meslekte doldurdum. Hatırlamayacağım kadar da hükumet gördüm. Bakanlar, milletvekilleri , bürokratlar geldi geçti her bir makamdan. 
Bir çoğu ile iyi ilişkilerimiz oldu, tabi kötü ilişkilerde olmadı değil zaman zaman gerildiğimiz hatta sert tartışmalara da girdiğimiz oldu. Hiç biri ile kırgın olmadım onlar da bana karşı kırgın gitmediler. 
Ben de kimseye karşı kırgın değilim elbette. Sokakta görsek birbirimizi merhabalaşacak yüzümüz var. 
Gelelim konunun özüne;
2022-2023 Eğitim Öğretim yılında binin üzerinde genç çocuk final sınavları yapılmadığı, öğretmenler eyleme gittiği için onca çocuk sınıfta bırakıldı. Bakan Nazım Çavuşoğlu haftalarca bekledi üst kurul topladı ve ek bütünleme kararı aldı. Oysa bu çocuklar bu sınavları yaşadıkları motivasyon düşüklüğü ve derslerden uzaklaşma ile geçemez. Çoğunluk kalacak. Yarısı eğitim sisteminin dışına atılacak, diğer bir bölümü sınıf tekrarı yapacak zaten kalabalık olan sınıflara yenileri eklenecek. 
Kaos dolu günler yakındır. Oysa tüzük çalışmasıyla bu sorun aşılabilirdi. 
KİMSEYE TORPİL YAPIN BEDAVA GEÇİRİN DEMEDİK…. 
Kimseyi bedava geçirin demedik, kimseye torpil yapın da demedik. Bu çocuklara bir şans verin dedik. Borçlu geçselerdi ki, gelecek yıl verirlerdi alttan derslerini bu bedava sınıf geçmek anlamına gelmezdi. Düşünün bir bankadan borç aldınız borcunuzu ödemediğinizde ne olur? 
Haciz gelir kısaca yazıyorum bu da böyle bir şey o dersleri veremezlerse sınıfta kalırlar veya açık liseye giderler bu kadar basit bir çözümü vardı ama ne yaptınız. Siyasi hırslarınız yüzünden binin üzerinde gencin hayatını etkileyecek bir karara imza attınız. Bin çarp anne, babaları 3-4 bin insanın yazını kışını zehir ettiniz. 
Ya sistem dışına çıkacak kız ve erkek öğrenciler onlar sizin sorununuz değil mi? 
Belki şimdi değil ama ileride sizlerin sorunu olacaklar. Allah korusun ama ülkenin sorunu da olabilirler bazıları. 
BU OYUNU İYİ OYNUYORSUN NAZIM BEY SAYGILAR…. 
Siyasi hırslarınız dedim ama açıklık getirmedim onu da açıklayım. 
Nazım Çavuşoğlu kendisine en büyük rakip olarak yıldızı parlayan dürüstlüğü ve İNSANLIĞI ile dikkat çeken Dursun Oğuz’un getirildiği İçişleri bakanlığı görevine getirilmek istiyordu ama olmadı. Kızdı Başbakana evet. 
Hasan Taçoy zaten bayrak açmış açıkça söylemişti "Kurultay istiyorum Başbakan Ünal Üstele rakibim diye" alındı mı görevden alındı zaten istediği de buydu. 
Alişan Şan, görevden alınma olasılığını zaten biliyordu ama ona göre alınmayı hakketmişmiydi, kendisi elbette hak etmedim diyor. Peki kızgın yada muhalif mi şu anda. Kesinlikle öyle doğallığında gelişen bir duygu zaten. 
Bu üç isimden ikisi Taçoy ve Alişan, İçişleri Bakanı olamayan  Nazım Çavuşoğlu tarafından kullanılıyor. Hasbel kader yasada da üst kuruldaki kişilerin Çalışma ve Maliye Bakanı olması gerektiği emredilir. 
Diyeceksiniz ki, yasa emredermiş zaten neresi tuzak bunun? Tuzak değil KALLEŞLİK. Nazım Çavuşoğlu Taçoy ve Alişan’ı böylesi hayati ve teknik bir konuda bilgilendirmedi. Çünkü İçişleri Bakanı olamayacaktı topu da hükumete atacaktı ve Başbakan Ünal Üstel halkın önünde küçük düşürülecekti. UBP tabanı ise Ünal BAŞKAN Nazım “beye”bile sözünü geçiremedi demeye başlayacaktı. 
Başladı mı peki alttan gelen o fısıltıları duyuyor musunuz? 
Bakanlar Kurulunda ciddi tartışmalar olmuş ama sonuç değişmedi. Çünkü Nazım bey inat etti. Malum lider konumunda görüyor kendisini algı operasyonu istediği gibi çalışıyor. 9 tane Bakana Başbakan dahil “ben bir karar verirsem yaparım ben emir de almam rica da kabul etmem” diyor. 
“BENİ GÖREVDEN AL” ALABİLİRSEN TABİ…. 
“Beni görevden al yapmayacağım” diyebiliyor. Alınabilir mi? Tabi ki, ama iş işten geçtikten sonra bin tane çocuğun hayatının yönünü değiştiren imzaların gereği yürürlüğe girdikten sonra. 
Özetle iki ay sonra yasa bunu emreder. Yada şimdi ama sonrası Güven oyuna gitme zorunluluğu ortaya çıkar. Ünal beyin de geriye kalan bakanların da ellerini kollarını bağladığını düşünen Nazım bey sen bu oyunu güzel oynuyorsun hakkını teslim edeyim. İşte bu yüzden SİYASİ HIRSLARA heba ettiniz çocukları… 
Bunlar tamamen benim kişisel kanaatimdir. Mesleki tecrübe diyelim. Ama şunu da ekleyim bin 120 küsur öğrencinin günahı vebalini bu dünyada ödeyeceksin. Onlara bağlı olarak konuyla ilgili 3 -4 bini  bulan aile yakınlarını da unutma tabi. 
Meslek hayatımda kimseye kırılmadım ve küsmedim selam vermediğim insan yoktur dedim ya konun başında. 
Artık öyle değil…. 
Saygılarımla kanaatimi arz eder sizleri önce Allaha sonra  kaldıysa vicdanınıza havale ediyorum.

detail-photo-fancybox-1