Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Temsilcisi Maria Holguin, 6 aylık görev süresinin sonuna gelirken, ada çapında son görüşme turunu da yapıyor. Bu çerçevede Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve Rum Lider Hristodulidis ile ayrı ayrı görüşen Kolombiyalı diplomatın görüşmelerin sonunda yaptığı açıklama kanaatimce oldukça ilginçti..
İlginçti çünkü, görevi; ‘müzakerelerin başlaması için ortak zemin olup olmadığını’ ölçmekti Mrs. Maria’nın!.. Ama ne dedi liderler görüşmesi sonrasında; “Sorumluluk liderlerde”.. Başka ne dedi, “liderler müzakere masasına dönsün”!..
Oysa Cumhurbaşkanı Tatar da, Rum Lider Hristodulidis de 30 Ocak’taki ilk tur görüşmelerinde Holguin’e ne dedilerse, 8 Mayıs’taki son tur görüşmelerde de aynı şeyleri söylediler aslında!.. Tatar, “iki devlet yoksa masada olmayız” derken, Rum lider de “Crans Montana’da kaldığımız yerden devam etmeli” demiş ve demeye de devam ediyor…
Ek olarak Türk tarafı süreç içerisinde 3D olarak da kodlanan, doğrudan uçuş, doğrudan ticaret ve doğrudan temas şansı tanınırsa masaya oturabileceğini de dillendirdi.. Zira 3D formülünde de egemen eşitlik söz konuydu..
Tüm bunları dinleyen ‘deneyimli’ diplomat, bu zıt kutuplara rağmen “umutluyum” dedi ve yurt dışında çeşitli temaslar yaptı. 3’er kez liderle görüştü.. Ne Tatar, ne de Hristodulidis geri adım atmadı! Atmayacakları da belliydi..
Peki o zaman nasıl olur da bu ‘deneyimli’ diplomat şimdi somurtarak sorumluluğu “liderlere” yüklemeye çalışır!
Biz bu filmi çok gördük aslında.. BM her zamanki gibi bir dansöz edasıyla hareket ediyor.. Hiçbir zaman sorunu çözme gibi bir niyetleri olmadı.. Gerçek anlamda Kıbrıs sorununu çözmek istemiş olsalardı 2004’te Annan planı referandumu sonrasında raporunu yazan Kofi Annan’a bir kulak verirlerdi.. Zira o raporda çözümsüzlüğün nedeninin Rum tarafı olduğu açıkça yazılmıştı! Ama rapor bile isteye hasır altı edildi, hiçbir adım atılmadı!
Bugünün BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, Holguin’e görev verirken tarafların pozisyonlarını bilmiyor muydu? Elbette biliyordu.. Peki bu görevi alan Bayan Holguin bilmiyor muydu, O da biliyordu.. O zaman nedir yapılmak istenen? Ayni filmi tekrar tekrar vizyona koyma çabası ne kazandırır?
Birleşmiş Milletler Kıbrıs’taki sorunu gerçek anlamda çözmek isterse ilk olarak ada gerçeklerine bakmalı, sorunu doğru teşhis etmeli..
Bayan Holguin, çözümsüzlüğün nedeninin Rumların Türkleri devletin eşit ortağı görmek istemediğini kayda geçirmeli mesela.. Ardından çözüm masalarını her defasında deviren tarafın Rum tarafı olduğunu anımsatmalı..
“Gelin yemek yiyip bir daha konuşalım bakalım” demekle süreç ilerletme çabasının bir faydası olmayacağı net ve açık değil midir?.
Sayın Holguin’in bundan sonraki yegane görevi adadaki gerçekleri Güvenlik Konseyi üyelerinin gözünün içine sokmasıdır! Çünkü gerçek tekdir; Rumların tanınmış devletin tüm imkanını tepe tepe kullandığı, dünyaya ses vermeye çalışan Kıbrıs Türkü’nü her alanda susturmak, görünmez kılmak için çabaladığını ve izolasyon ve ambargolarla ezdiğidir ada gerçeği..
İşte bundandır ki, eğer Kıbrıs’ta bir süreç başlayacaksa Kıbrıs Türkü’nün eşitliği ve egemenliği tartışma konusu olamaz..
Unutulmamalıdır ki; dünya Rum-Yunan lobisinin dürtüsüyle Kıbrıs Türkü’nü yok saysa da, Türkiye dağ gibi Kıbrıs Türkü’nün arkasındadır..