Hoşgörüden uzak insanlar siyaseten de bir elin parmak sayısını geçemez oranda kalır!

Aytuğ Türkkan'ın köşe yazısı...

Bu ülke insanının en güzel tarafıdır hoşgörüsü..
   Farklı siyasi partilerin mensupları aynı meyhane masasında saatlerce tartışabilir ama kadehlerini tokuşturup geceyi dostça sonlandırır… 
   Bu vekiller arasında da böyledir, sempatizanlar açısından da…
   Sadece siyaseten de değil… En koyusundan Beşiktaşlısı, Fenerbahçelisi ya da Galatasaraylısı derbi maçlarını birlikte izler, birbirlerine takılır ama  skor ne olursa olsun gece dostça biter..
   Ülke insanımız burnu havalı insan sevmez… Çünkü içtendir…
   Geçenlerde 25 Haziran seçimlerine yönelik başvurular yapıldı… UBP’lilerin oturduğu noktadan geçen CTP Başkanı Erhürman ve yanındakiler elbette gayet insanı bir şekilde tokalaşıp sohbet ettiler… Zaten Meclis’te hemen hemen her gün birliktedirler..
   Meclis oturumlarında birbirlerine sert eleştiriler yapsalar da o işin siyaset kısmıdır, insanlık noktasında elbette arkadaştırlar..
   Tesadüfen karşılaşmışken UBP heyeti içerisinden biri “haydi bir fotoğraf çekelim” diyor… Gayet insani…
   Çekiliyor fotoğraf ve sosyal medyada paylaşılıyor…
   Ne acıdır ki; sözüm ona kendilerini en aydın! en batılı! en hümanist! gören bir grup vatandaş Tufan Hoca’yı eleştiri yağmuruna tutar..
   Neymiş efendim da fotoğraf çektirmişler, sarılmışlar, el sıkışmışlar!
   Ne insanidir bu eleştiriler, ne de siyasi aslında…
   Tamamen kavga kültürünü teşvik, ötekileştirme, kin duygusunun ön plana çıkması ve aslında cehalet!
   İşte bu bir grup azınlığın temsil ettiği politikada bu yüzdendir ki bir elin parmak sayısını geçmeyecek kadar oy alır bu toplumdan..
   Sorsan “değişen nüfus yapısı” diyecekler ama siz “insan” olabilseniz emin olun o değişen nüfustan bile oy alabilirsiniz! 
   Ama maalesef işte bu yaklaşım insanlıktan uzaktır..
   Gerek Tufan Hoca, gerek CTP’liler, gerek UBP’liler gerekse de toplumun önemli bir bölümü bu tip yaklaşımı kınadı, gereken dersi ver.. Tabi o dersi almak isteyen olduysa! 


//**//

TACAN REYNAR’IN ADAYLIĞI DÜŞERKEN…

   Gelelim bir diğer konuya… 
   Yüksek Seçim Kurulu TDP adayı Tacan Reynar’ın adaylığını iptal etmiş..
   Anayasa’nın ilgili maddesinde öngörülen süreyi yurt dışında geçirdiği için bu karar üretilmiş…
   Tacan Reynar’ın bu gerekçeyle elenmesine açıkçası üzüldüm.. Zira bizim insanımızdır… 
   Ama gel gör ki insan söylediği sözün arkasında olmalıdır değil mi? 
   Sisteme kızıp “ben bu ülkeyi terk ediyorum” diye paylaşımlar yapan Tacan kardeşimiz adaylığının düşürülmesi sonrasında yayınladığı videoda “eğitim için yurt dışında olduğum süre” demesi manidardır, yanıltıcıdır…
   Sormazlar mı bu arkadaşa “aklımızla dalga mı geçmeye çalışıyorsun güzel kardeşim?” diye!… Hani sen sisteme kızıp göç etmiştin, bunun adı ne zaman eğitim oldu?
   Bu açıklama popülizmin dibidir, dibi! 
   İşin bir de tarafsız yargı noktası var…
   Tacan kardeşimizi destekleyen grup yargının herhangi bir konuda aldığı kararları alkışlarken, “Yargımız son kalemizdir” sloganları atarken, aynı yargı ve yargıçlar Tacan’ın adaylığını düşürdüğü zaman nasıl da eleştiriye maruz kaldılar! Kararın siyasi verildiğini söyleyecek kadar ileri gidenler var… 
   En basit tabiriyle bu söylemler ‘ayıp’tır! 
   Yazının ilk konusundaki siyaseti kin ve nefret olarak algılayan kişiliklerle, kendi doğrusuna uygun karar üretilmediği için dün alkışladıkları insanları bugün deyim yerindeyse “hain” ilan eden kesim maalesef ki aynı kesimdir!
   Yazık, gerçekten çok yazık!