Isıas Davası için Adıyaman’da bulunan KKTC Cumhuriyet Meclisi Depremle ilgili Yargı Sürecini İzleme Komitesi Başkanı, Milletvekili Oğuzhan Hasipoğlu, dava süreci ile ilgili değerlendirmede bulundu.

İlk gün Otel sahibi ve fennî müellif sanıkların yalanlarını dinlediklerini belirten Hasipoğlu, “ ikinci gün  ise Adıyaman 3. Ağır Ceza salonunda şikayetçi olan ailelerin gerçeklerini dinledik. Mahkeme, iki gün boyunca 11 sanığı ve takriben toplam 24 saat süresince  72 ailenin tamamına yakınını dinledi” dedi

Hasipoğlu şöyle devam etti:

İlk gün boyunca sanıklar  mahkemede adeta yalan rüzgarı estirdiler. 11 sanık yüzümüze bakamadan yalanlarını söylerken, aynı zamanda Otel sahibi - ailesi ve fennî müellifler 3 maymunu oynadılar. Maymunları şöyle sıralayalım…
Mimar; ben imza atmadım, atmış isem bile yanlışlıkla attım diyor. Mühendis ise Adıyaman belediyesine sunulan 125 sayfalık statik raporda imza yok , eğer var ise de kimin attığını da  bilemem diyebiliyor. Projenin belediyeye kimin tarafından sunulduğunu da kimse bilmiyor. Sanık Mühendis , statik raporu hazırlamadığını sadece bir bilgi notu verdiğini ve  bu bilgi notu ile inşaat ruhsatı alındığını anlıyoruz .Bu durumda ortada ciddi bir sahte evrak düzenlenip, imza taklidi vardır . 

Yalanlar ve 3 maymun hikayesinin bunlarla da kalmadığına işaret eden Hasipoğlu tespitlerini şöyle sıraladı:

Bir insaat ruhsatı var ki, müteahhitin ismi bile geçmiyor. Aynı zamanda kaçak kat çıkıldığı çok açık . Ahmet Bozkurt bu kaçak katın üstünün pergola ile kapattığını ve yük getirmediğini söyleyebiliyor . Her nasılsa kendilerine sorulduğunda  ailenin hiç bir üyesi asansöre binipte bu gizemli özel odaya  çıkmamışlar !  Otel sahibi Ahmet Bozkurt önce inşaatı ben yaptım deyip, daha sonra ben müteahhit değilim diyebiliyor .
Avukatları tarafından uyarılmış belli ki, daha önce söylediğini inkar ediyor. Aile üyeleri birbirine hisse devri yapmış , bu hissedarlık yapılarından Bozkurt ailesinin üyelerinin haberleri yok . Aynı zamanda Yönetim kurulu üyesi olanların , imar affından yararlanmak  için artıkları imzalardan haberleri yok! Aile fertleri hissedarlar; biz otele gelmezdik , yönetici değildik , eşşek kadar adamlar babamızın talimatı ile hareket ediyorduk , bizim sorumluluğumuz yok diyebiliyorlar. Acılı Baba Osman Akın yüzlerine bakıp, otelde baba Bozkurt’un oğulları ile  nerede görüştüklerini söyleyip , yalanlarını ortaya çıkarınca, yüzleri dahi kızarmıyor !

Otel Sahibi Ahmet Bozkurt’un kendisine aileler tarafından sorulan sorulara cevap dahi veremediğine işaret eden Hasipoğlu, susma hakkını kullandığını, ancak sükütun ikrardan geldiğini vurguladı ve “
Cevap Veremezdi zaten. Hangi yüzle verecekti . İlk gün  ağzından tek bir doğru cümle çıkmadı” diye konuştu.

Ataoğlu: Ülkemiz sağlık turizmi ve helal turizmi gibi alternatif alanlarda da güçlü bir potansiyel sunuyor Ataoğlu: Ülkemiz sağlık turizmi ve helal turizmi gibi alternatif alanlarda da güçlü bir potansiyel sunuyor

Ahmet Bozkurt’un teknik olarak binanın çürük olmadığını savunurken, “Yan binalar, otelin üzerine çöktü” gibi son derece saçma ve temelsiz bir savunma yaptığına dikkati çeken Hasipoğlu,  “ Bununla da kalmayıp, sanki binaya gelmiş gibi ‘Binanın altından sesler geliyordu, ölenlerin tamamı soğuktan öldü” diyebiliyor. Enkazın üstünde sabahlayan aileler ise yine bu iddiayı yalanlıyor, zira ölüm saniyeler içinde gerçekleşmişti.  O gün salonda vicdanı  olmayan  yalancı bir  otel sahibini  dinledik. İsias otelin enkazına gittiğim zaman, sağındaki solundaki ve arkasındaki binaların yıkılmadan ayakta kaldığını görebiliyordum. En yalın göz bile, Adıyamanda çöken tek otel olan İsias otelinde Cinayet işlendiğini söyleyebilir” şeklinde konuştu 

Hasipoğlu değerlendirmesine şöyle devam etti:

Sanıkların yalanlarını dinlediğimde, bu otelin kendi kendine mi kum yığınına döndüğünü kendime sormaktan edemedim. Rehberlerin yakınların tamamı KKTC devletine isias otelinden evlatlarının cenazelerini çıkardıkları için teşekkür ettiler. Adıyamanda Ailelerimiz,  hem İsias yerini görerek hem de İsias ‘ın sahiplerinin yalanlarını dinleyerek,  o günleri bir kez daha yaşayarak acılarını yüreklerine bastılar. Yüreklerine bastılar çünkü geçen  zaman onları, evlatları - eşleri için o kadar olgunlaştırmış ki, hem Türkiye yargısına içlerini dökerek , 5 sanığın yüzlerine yallanlarını ve sahtekarlıklarını vurdular hem de sanıkların en ağır cezaları almaları için mükemmel bir şahadet verdiler .