Yüreğimiz yine Adıyaman’da çarptı.

Kumdan bir kale misali yerle bir olan Grand İsias Hotel’e hayat veren Bozkurt ailesi, hiç utanmadan “Hiçbir suçumuz yok, bizi serbest bırakın.” diye mahkemede zırvalarken, avukatları evlatlarını kaybeden ailelerin sinir uçlarına oynayarak yalanlar savururken, deyim yerindeyse bir patlama yaşandı. Daha fazla bu tiyatroya seyirci kalamayan aileler isyan etti.

Elbette yaşananlar mahkeme salonunda olmaması gereken şeylerdi. Ama sanıkların ve avukatların bu insanlıktan uzak tavırları umarım bir yerlere not edilmiştir ve günün sonunda önlerine konur.

Gelelim mahkemeye… Yeni bilirkişi raporu hazır olmadığı için zaten dün gerçekleştirilen mahkemenin yeni bir sonuç üretmeyeceği öngörülüyordu. Sanıkların tutukluluk hallerine devam kararı alındı ve bir sonraki duruşmanın 3 Aralık’ta olacağı bildirildi.

İşte bizler için dava asıl şimdi başlıyor. Çünkü 3 Aralık’taki davada yeni bilirkişi raporu tartışılacak ve süreç bizi bir sonuca taşıyacaktır.

Daha önceki iki farklı üniversiteden gelen raporlar tartışılmış mahkeme üçüncü bir bilirkişi raporu ile bir nevi sağlama yapma kararı almıştı. İşte bu nedenle İzmir 9 Eylül Üniversitesi tarafından hazırlanacak olan bilirkişi raporu bu anlamda çok önemlidir.

Lefkoşa’da kazı yapılan alanlarda kalıcı asfaltlama çalışmaları başlıyor Lefkoşa’da kazı yapılan alanlarda kalıcı asfaltlama çalışmaları başlıyor

Söz konusu raporun 10 güne kadar mahkemeye sunulması bekleniyor ve elbette ki bu rapor taraflara da ulaştırılacaktır. İşte asıl süreç de o zaman başlayacaktır.

Gerek Şampiyon Meleklerimizin aileleri, gerek avukatlarımız, gerek turist rehberlerinin aileleri ve onların avukatları… Hükümetimiz, muhalefetimiz, Meclisimiz… Belki de tümü birlikte çalışmalı, uzman heyetlerle bu rapor didik didik edilmeli. Lehimize olan tüm noktalar en sarih şekilde belirlenip mahkeme heyetinin önünde tartışma kaldırmadan konabilmeli, olası istenmeyen noktalar da var ise –ki olacağını düşünmüyorum, zaten her şey açık ve net ortada – bu noktalar en iyi şekilde etüt edilip, karşı savunma hazırlanıp mahkeme heyetinin doğru karara ulaşmasının önüne engel olmayacak şekle sokulmalıdır.

Gidip gördüm; İsias’ın etrafındaki onlarca bina depremden sağlam çıkmıştır. Soru basittir; “neden bu bina yıkıldı?” Aslına bakarsanız cevabı daha da basittir; çünkü “sağlam değildi!”

İşin özü budur, mahkeme heyetinin de bu gerçeği görmesi sağlanmalıdır! Geleceğimizi karartanların bir daha gün yüzü görmemesi gerekmektedir. Biliyoruz; hiçbir evladımız geri gelmeyecektir ama mahkemenin olası kast kararıyla en azından artık birilerinin para hırsı nedeniyle insanların ölümünün önüne geçilecektir.

Avukatlarımızdan birinin Adana’daki Alpargün Apartmanı kararını Mahkeme Heyeti’ne anımsatması da oldukça önemliydi. Zira İsias’ın emsal karar olacağını düşünüyorken bizler, emsal karar Adana’dan gelmiş, 92 kişiye mezar olan Alpargün Apartmanı’na hayat veren Hasan Alpargün 62 kez müebbet ve 865 yıl hapis cezasına çarptırılmıştır. İşte gerçeklik budur! Benzer kararı Bozkurtlar ve İsias’ın hayat bulmasında katkısı olan tüm isimler için talep ediyoruz!

Umarım 3 Aralık’taki mahkemeden sonra bu süreç çok hızlanacak ve istediğimiz gibi olası kast ile sonuçlanacaktır.

Makalenin sonunda iktidar ve muhalefetin Adıyaman’daki tek yürek haline değinmek isterim. Tek yürek oluşumuz sadece canımızı yakan istenmeyen olaylarla sınırlı kalmamalıdır. İktidarından muhalefetine kadar hepimizin tek yürek olduğu Adıyaman’dan, toplumun sorunlarının çözümü noktasında da birlikte hareket edebilen bir siyasi yaklaşım bekliyoruz.

İktidar ve muhalefet aynen Adıyaman’daki gibi ülkeye dönüşte oturup tek bir yürek olsun ve bu Meclis’teki seçim maskaralığına toplum yararı adına bir son versin…

Otursunlar ve avukatlarla uzman kişilerle iktidar ve muhalefet olarak 3 Aralık’taki kritik davaya odaklansınlar, ne güzel olur değil mi?