YAŞAM

'Sosyal medya orucunu' bozan Dilan Polat'tan yeni paylaşım: Cezaevi günlerini anlattı

Kara para aklama suçlamasıyla tutuksuz yargılanması devam eden sosyal medya fenomeni Dilan Polat, paylaşımlarına hız verdi. Polat, takipçilerinin sorularını yanıtladı, cezaevi günlerini anlattı.

Sosyal medya fenomeni Dilan Polat ve Engin Polat, 'kara para aklama' suçlamasıyla açılan davada tutuksuz yargılanıyor. Dilan Polat ağustos ayında tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılırken geçtiğimiz günlerde görülen son duruşmada da Engin Polat tahliye edilmişti. Tahliye kararları çok tartışıldı, yapılan hukuki itirazlar reddedildi.

Cezaevinden çıktıktan sonra Dilan Polat uzun bir süre sosyal medyasını kullanmadı ama eşi Engin Polat'ın tahliye olduğu gün yaptığı 'enerci' paylaşımı büyük tepki çekti. Dilan Polat, sosyal medyada sessizliğini bozdu ve takipçilerinden gelen soruları yanıtlayarak cezaevi günlerini anlattı.

Cezaevinde neler yaşadın?

Polat bir takipçisinin "Cezaevinde neler yaşadın" sorusuna cevap verdi. Eline ilaçlarını alarak o soruya cevap veren Dilan Polat, 46 kiloya kadar düştüğünü söyledi.

Polat, "Bununla alakalı binlerce mesaj geliyor. Şu anda bu konuyla alakalı konuşmak istemiyorum. Bunu kelimelerle anlatmak çok zor. 46 kiloyla çıktım, şu anda 49 kilodayım. Beni seven insanlar zaten 'hiç konuşma' diyor. Zaten istemiyorum. Milan'ı okula kaydettirdiğim günleri rüyalarımda görürdüm. Avukatımız sürekli evlatlarımla ilgili bilgi verirdi. Nilda bir keresinde ‘Anne ben sensiz yaşayamam’ demişti. Bende o dönem yaşamdan vazgeçmiştim" dedi.

Polat, “O görüşler 1 saatti, cam arkasında. Her koğuşa dönerken bayılırdım yerlerde, çok zordu. Hala unutamadım hayat boyu da unutamam evlat bambaşka. Milan bana bir kez sen çok kötü annesin gelmiyorsun demişti. Çok zordu her bir saniyesi”

Dilan yüzünden ayna vermediler

Dilan Polat’ın hemen ardından paylaşımlar yapmaya başlayan ablası Sıla Doğu da şunları paylaştı;

“İçerdeyken saçım ve kaşım uzadı. Aynamız yoktu. Aylar sonra küçük bir ayna vermişlerdi. Dilan’dan dolayı vermiyorlardı. Başımıza neler geldi. Oyuncak bebek tarakları gibi taraklarımız vardı. Onunla saçlarımızı tarardık”