BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi ve BM Kıbrıs Barış Gücü Misyon Şefi Colin Stewart, “Kıbrıs'ın sürdürülebilir denge için yeni yol haritası stratejisi; jeopolitik, yenilik ve büyüme” başlığıyla düzenlenen 19. Ekonomist Kıbrıs Zirvesine katılarak bir konuşma yaptı.

Lefkoşa’nın Rum kesiminde bulunan Hilton Otel’de dün ve bugün gerçekleştirilen zirveye bugün katılan Stewart,”Barışa giden yolda yön arayışı”  başlığı verdiği konuşmasında “fırsatlar, iki tarafın birlikte çalışmasının önemi, ada içi ticaretin artırılması ve ekonomik bağlantı” konularına vurgu yaptı.

Stewart, zirve organizatörlerine kendisine, 2adadaki mevcut durumu nasıl gördüğüyle ilgili bir değerlendirme yapmak ve her ki tarafın da kabul edebileceği bir çözüme giden yolu açmak için ekonomik entegrasyonu güçlendirmenin önemi' konusunda bir konuşma gerçekleştirme fırsatı verdikleri için teşekkür etti.

Konuşmasında bölgede yaşanan büyük trajedi ve karışıklığa dikkat çeken Stewart, İsrail ile Filistin arasında yaşananların nereye doğru ilerleyeceğini bilmediklerini ancak yaşananların etkisinin Kıbrıs’ın da aralarında bulunduğu geniş bir coğrafyada hissedildiğini söyledi.

Stewart, İsrail-Filistin arasında yaşananlar ile Kıbrıs arasında çok fazla paralellik kuramamasına rağmen yaşananların çözülmeyen bir krizin nelere yol olabileceğiyle ilgili bir hatırlatma olduğunu kaydetti.

“Büyüyen bir farkındalık var”

Kıbrıs’ta mevcut durumun değişmez olmadığı, Kıbrıs sorunu çözülmedikçe gerginliğin süreceği ve ekonomik olanlar da dahil bir çok fırsatın kaçırılmaya devam edeceğiyle ilgili büyüyen bir farkındalık olduğunu ifade eden Stewart,  son haftalarda bazı zorluklara rağmen, umutlu olmak için nedenler bulunduğu yönünde konuşmalar yaptığını anlattı.

Pile konusu… “Böyle hassas ve karmaşık bir konuda ortak zemin bulunabiliyorsa…”

Ağustos- Ekim ayları arasında iki toplumlu Pile köyü konusunda zor ve hassas bir kriz yaşandığını, yapıcı diyalogla ve her iki tarafın da kaygılarını dikkate alarak uzlaşıya varıldığını ifade eden Stewart, 23 Ekim’de başlayan uygulamayla ilgili bazı zorluklar bulunduğunu, bunun normal olduğunu ve her iki tarafın da ilerleme hususunda kararlı olduğunu ifade etti.

Stewart, “Kıbrıslı Türkler’le Rumların böyle hassas ve karmaşık bir konuda ortak zemin bulabilmesini, diğer zor konulara da yapıcı şekilde yaklaşılabileceği noktasında umut verici bir işaret olarak görüyorum. Çatışma ve belirsizlik ticareti de kötü etkiler; dolayısıyla siyasi durumdaki umut verici bir işaret ticaret için de umut vericidir” diye konuştu.

BM Genel Sekreteri’nin Kişisel Temsilcisi atanması…

Taraflarla Kıbrıs konusunda çalışma yapacak BM Genel Sekreteri’nin Kişisel bir Temsilci atanması konusunda fikir birliğine varıldığını ifade eden Stewart, bunu da olumlu bir işaret olarak değerlendirdi. Stewart, “BM olarak bizim ara bölgede veya ötesinde uğraştığımız zorluk ve gerilimlerin çoğu, daha büyük bir sorunun sadece belirtileridir ve bunlar Kıbrıs sorunu siyasi olarak çözülene kadar tamamıyla çözülemez” dedi.

Yıllarca süren cesaretsizliğe rağmen, birçok yerel aktörün ve iki taraftan bireylerin esneklik gösterdiğini ve Kıbrıs sorununun çözümü yönünde çağrıda bulunduğunu dile getiren Stewart, Eylül ayında Kuzey ve Güney’deki Mağusa Belediye Başkanlarının bir etkinlikle bir araya gelerek dayanışma göstermeleri ve kucaklaşarak çözüm çağrısında bulunmalarını örnek gösterdi. Stewart, bunun her iki toplumdan “sıradan Kıbrıslıların”  iki tarafça da kabul edilebilir bir çözüm istediğine dair umut verici ve ses getiren bir hatırlatma olduğu değerlendirmesinde bulundu.  Stewart, çoğunluğun görüşünün bu yönde olduğunun bazı kamuoyu yoklamaları tarafından doğrulandığını da ifade etti.

Stewart, “Geçen yıl yaptığım gibi burada BM’nin mesajını ifade etmenin değerli olduğunu hissettim; çünkü Kıbrıs sorununu çözmek için zemin hazırlığı yapmamız lazım ve bunun için adanın iki tarafı arasındaki ekonomik bariyerleri yıkmak ve iki ekonomiyi entegre etmekten daha etkili bir yol olmadığını düşünüyorum” diye konuştu.

Stewart, iki tarafı ayrı tutmak ve ayrılığın yıllar içerisinde daha da büyümesini seyretmektense engelleri ortadan kaldırmak ve ticareti genişletmenin taraflar arasındaki entegrasyonu ve bağı güçlendireceğini ve Kıbrıs sorununun çözümü yönünde daha olumlu bir ortam yaratacağını dile getirdi. Ticaret ve iş bağlantılarını genişletmenin çözüm fikrini somut bir gerçeğe dönüştürebileceğini ve siyasi çözümü kolaylaştırabileceğini ifade eden Stewart, “Daha önce söylediğim gibi bağlılık ve dayanışma, adadaki tarafları bir arada tutmanın anahtarıdır. Bu tür sorunlarla ilgili ekonomik analizler de bunu ortaya koyuyor” dedi.

Daha entegre bir ekonomi

Altında yatan nedenler bir tarafa bırakıldığında dahi, daha entegre bir ekonominin her iki tarafın da pazarını genişleteceğini, küçük ada ekonomilerine özgü yapısal kısıtlamaların giderilmesine yardımcı olacağını, dış kırılganlığı azaltacağını ve daha fazla yabancı yatırımcı ile turist çekeceğini ifade eden Stewart, birleşmiş bir ekonomide herkes için daha fazla ve daha iyi iş imkanı olacağını da söyledi.

Böyle bir yaklaşımın bir parçası olarak yeterli sınır kapısı, karşılaştırmalı avantaj analizi, bankacılıkla ilgili sorunların çözümü ve vergilendirme araştırılmaları gibi Yeşil Hat Tüzüğü çerçevesinde yapılan ticareti ve ada içi ticareti kolaylaştırıcı adımlara ihtiyaç olduğunu anlatan Stewart, “2022 yılında Yeşil Hat Tüzüğü kapsamında gerçekleştirilen ticaret hacminin rekor  kırması ileriye doğru atılan olumlu bir adımdır. Bu tür ticaretin tam anlamıyla iki yönlü hale gelmesi önemlidir” diye konuştu.

Ada içi ticaretin önemi… Güvensizlik…

Ada içi ticaretin insanlar arasındaki etkileşimi arttırdığı, artan etkileşimin de bireylerin bir birini daha iyi anlamasını getirdiği için bu kadar önemli olduğunu kaydeden Stewart, bireyler arasında çok fazla olmasa da gruplar, özellikle siyasi sınıfların temsil ettiği gruplar arasında hala büyük bir güvensizlik olduğunu kaydetti.

“KKTC’nin bir anlaşmanın parçası olması, iki devletli siyasetin vazgeçilmez unsurudur” “KKTC’nin bir anlaşmanın parçası olması, iki devletli siyasetin vazgeçilmez unsurudur”

“İki tarafın da kabul edebileceği bir anlaşmaya anca taviz vererek ulaşılabilir”

Stewart şöyle konuştu:

“Bu zorluğu, her iki tarafın da kazan kazan prensibiyle fikir birliğine varmasından sonra, sonucun her iki tarafın da yararına olduğunu kamuoyu önünde kabul etme konusundaki isteksizliğinde görebilirsiniz. Her iki tarafın siyasi liderliğinde de taviz vermemiş görülme, tam tersine kendi tarafını zafere ulaştırmış gibi görülme isteme zihniyeti var. Fakat, her iki tarafın da kabul edebileceği bir anlaşmaya anca taviz vererek ulaşılabilir. Herhangi başarılı bir iş insanı bunu size söyleyebilir. BM Genel Sekreteri’nin Eylül ayında söylediği gibi politika, diplomasi, ve liderlik taviz vermeyle alakalıdır. Herkes kolay kararlar alabilir, liderlik zor kararlar alabilme yeteneğidir.”

Ada içi entegrasyonu güçlendiren, özellikle önemli ekonomik etkileri olan hareketlerin Kıbrıslılar’ı yakınlaştırdığını ifade eden Stewart, “Ortak bir gelecek için güven inşa etikleri ve karşılıklı kabul edilebilir bir çözümün yolunu açtıkları için sağladıkları yarar çok  önemlidir” dedi.

“Teknik komiteler somut kazanımlar elde edilebileceğini ortaya koydu”

Güvensizliği ortadan kaldırmak için güven artırıcı önlemlerin önemine işaret eden Stewart, Liderler tarafından Kıbrıslıların yaşam kalitesinin artırılması için kurulan 12 teknik komitenin, sağlık alanında iş birliği, kültürel mirasın korunması, suç konularında işbirliği ve cinsiyet eşitliğinde ilerlemeler gibi hususlarda  olumlu adımlar atılabileceği ve somut kazanımlar elde edilebileceğini ortaya koyduğunu söyledi. Stewart, AB’nin mali desteğiyle komitelerde yürütülen çalışmaların ileride yürütülecek müzakereler için temel inşa ettiğini de ekledi.

BM’nin UNFICYP ve İyi Niyet Misyonu vasıtasıyla toplumlar arası iş bağlantılarını teşvik ettiğini de kaydeden Stewart, toplumlar arası iş birliği olanakları konusunda farkındalığı artırmak amacıyla bir  çalışma grubu  oluşturduklarını da belirtti.

Çalışma grubunun iş ağı kurulması maksadıyla çeşitli  fuar ve paneller düzenlediğini anlatan Stewart, farklı işletme ve kuruluşları temsil eden 200’den fazla kişinin, ekonomide kadınların güçlendirilmesi ve yeşil hat ticareti gibi konuları ele almak üzere bir araya geldiği son etkinlikten bahsetti.

Stewart, bir sonraki iş fuarının 2024 Ocak ayında sürdürülebilir moda ve yerel iş potansiyeli konusunda düzenleneceğini de söyledi.

Konuşmasının sonunda, adadaki taraflar arasında daha fazla ekonomik faaliyeti olumlu bulduğunu dile getiren Stewart, bunun  hem Güney hem de Kuzey Kıbrıs’ta yaşayan halkın yaşamı üzerinde olumlu etki yaratacağına inandığını kaydetti . Stewart, taraflar arasındaki ticaretteki artışın Kıbrıs sorununa karşılıklı olarak kabul edilebilir bir çözüm bulunmasına katkı sağlayacağına da vurgu yaptı.