Siyasal İletişim Uzmanı Özdemir Tokel, Azerbaycan'ın önde gelen medya kuruluşlarından teleqraf.com'un KKTC- Azercaycan ilişkileri ile ilgili sorularını yanıtladı.

İşte teleqraf.com röportajı şöyle: 

Sayın Özdemir Tokel, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile Azerbaycan arasındaki mevcut ilişkileri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Azerbaycanlı kardeşlerimiz ve Kıbrıslı Türkler tarihten gelen akrabalık ve kardeşlik bağları nedeniyle tek milletin iki kardeş devletidir. Buraya Türkiye'yi de eklersek aslında biz üç devlet, tek bir milletiz. Halklarımızın neşesi, gailesi ve yüreği her zaman bir olmuştur. Türk Devlet Konseyi'nin Türk Devletleri Teşkilatı'na gözlemci üye olarak kabul edilmesiyle ilişkilerimizi bir üst aşamaya taşıdık. Azerbaycan ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti arasındaki ilişkilerin çok kısa sürede istenilen düzeye çıkacağına inanıyorum. Bu tarihsel ilişkilerimizin doğal bir sonucu olarak mutlaka gerçekleşecektir.

Bir süre önce Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve Başbakanı Ünal Üstel ülkemize resmi bir ziyarette bulundu. Bu ziyaretinizde siz de bulundunuz. Bu resmi ziyaretin iki ülke ilişkilerini nasıl etkilediğini düşünüyorsunuz?

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti üst düzey bir heyetle Azerbaycan'a resmi bir ziyarette bulundu. Bu çok önemli bir gezi olmuştur. Bizi mutlu etmiştir. Azerbaycan halkı ve devleti bizi kucakladı. Kardeş bir ülke olarak üst düzeyde ağırlandık, misafir edildik. Bu vesileyle Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev'e, tüm Azerbaycan halkına ve Azerbaycan medyasına sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.

Bu ziyaret ilişkilerimizin siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel gelişimine en üst düzeyde önemli katkılar sağlamıştır ve sağlayacaktır. Ziyaret sırasında Cumhurbaşkanımız Sayın Ersin Tatar'ın Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev ile resmi görüşmesi tarihi bir olaydır. Başbakanımızın Azerbaycanlı bakanlar, milletvekilleri ve Yeni Azerbaycan Partisi ile görüşmeleri son derece önemlidir. Ekonomik kurumlarımızın Azerbaycan iş dünyasının temsilcileriyle buluşması ekonomik ilişkilerimizin gelişmesine önemli katkılar sağlayacaktır.

Bu ziyaretten her iki ülke halkı da büyük fayda sağlamıştır. Ayrıca geliştirdiğimiz medya ilişkileri sayesinde artık birbirimizin sesini, acısını, sevincini daha rahat duyabilecek, bu duyguları yürekten paylaşabileceğiz. Mesela bu röportaj bu gezinin olumlu yansımalarından sadece biridir.

Ziyaretimizin ardından Yeni Azerbaycan Partisi (YAP) Genel Başkan Yardımcısı - Merkez Ofis Başkanı Tahir Budagov başkanlığındaki heyet, 15 Kasım'da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde Cumhuriyet törenlerimize katılarak bizleri onurlandırdı. En büyük temennimiz karşılıklı buna benzer ziyaretlerin artmasıdır.

Genel olarak ikili ilişkilerde ekonomik fırsatları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile Azerbaycan arasında ekonomik ilişkilerin gelişmesi adına ciddi fırsatların bulunduğunu düşünüyorum. Azerbaycan ile TDT ülkeleri arasındaki ilişkiler geliştikçe bu fırsatlar artacak ve her iki ülke ekonomisine önemli katkılar sağlamaya başlayacaktır. Örneğin inşaat, turizm, eğitim, tarım ve gıda sektörleri ekonomik ilişkilerin karşılıklı lokomotif sektörleri olabilir.

Ülkelerimiz arasındaki ekonomik işbirliği yoğunlukla hangi sektörlerde gelişme potansiyeli taşıyor.

Bildiğiniz gibi KKTC sadece bir turizm adası değil, aynı zamanda bir üniversiteler adasıdır. Adamızda eğitim gören Azerbaycanlı kardeşlerimiz var. Yani şu anda eğitim alanındaki ilişkilerimizde bir hareketlilik var. Tabii ki bu istenilen düzeyde değil. Ancak eğitim sektörü önemli büyüme potansiyeli olan bir alandır.

Ülkelerimizde aynı dil, kültür ve kadere sahip milletlerin gençlerinin ortak eğitimi, sadece ekonomik değil sosyo-kültürel ilişkilerin de daha güçlü bir geleceğe taşınmasına fırsat verecektir. Bu konuda öncelikle öğrenci değişim programıyla çok kolay bir şekilde başarılabilir. Türk Devletleri Teşkilatının da bu yönde çalıştığını biliyoruz. Ancak bu sistem spesifik olarak iki ülke arasında da uygulanabilir.

Öte yandan Azerbaycan'la geliştirilecek siyasi ilişkiler, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin dünyada hak ettiği yeri almasına olanak sağlayacak kapıların açılmasına da önemli katkılar sağlayacaktır. Elbette bu ilişkilerin gelişmesi için en önemli şey ulaşım konusundaki eksikliklerin bir an önce giderilmesidir. Karşılıklı uçuşların açılması daha fazla insanın ülkelerimize gelip gitmesine olanak sağlayacak. Daha fazla temas, daha fazla siyasi, sosyal, kültürel ve ekonomik kalkınma anlamına gelir.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Türk Devletleri Parlamenter Asamblesi'ne (TÜRKPA) gözlemci üye olarak kabul edilmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Öncelikle, kendi kaderini tayin etme hakkına sahip olan halkımızın tüm dünyada kabul görmesi gerektiğini düşünüyorum. Kıbrıs'ta iki devlet ve iki halk vardır. Dünyanın bir kısmının bizi yok sayması var olmadığımız anlamına gelmiyor. Biz devletimizle, kurumlarımızla ve en önemlisi halkımızla varız ve Kıbrıs'ta var olmaya devam edeceğiz.

Kıbrıs Türk halkı da Azerbaycanlı kardeşlerimiz gibi yıllardır kendi topraklarında var olma mücadelesi vermiş, özgürlük ve bağımsızlığını canı pahasına korumuştur. Özgürlük için mücadele eden hiçbir millet haklarından vazgeçmeyecektir. Azerbaycan'ın milli lideri Haydar Aliyev'in de belirttiği gibi, "Özgürlük ve bağımsızlık her milletin milli zenginliğidir." Bu zenginlikten siz de vazgeçmediniz biz de vazgeçmeyiz.  TÜRKPA ve Türk Devletleri Örgütü'ne gözlemci üyeliği, dünyaya açılma noktasında atılan önemli adımlardan sadece birkaç tanesidir. 11 Kasım 2022 tarihinde Türkiye Türk Cumhuriyeti'nin Türk Devletleri Teşkilatına anayasal adı ile gözlemci üye olmuştur. TÜRKPA üyeliği de çok önemli.  Kardeş Türk devletleriyle ilişkilerimizin güçlenmesine ve gelişmesine önemli katkı sağlamış ve devam etmektedir. Bu ilişkilerin parlamentolar arası bir ilişki haline gelmesi bize kendimizi siyasi olarak da ifade etme şansını veriyor.

WhatsApp Image 2024-01-18 at 20.59.25

Dikkat... Mevlevi Ağır Silah Atış Alanında atış yapılacak! Dikkat... Mevlevi Ağır Silah Atış Alanında atış yapılacak!

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Türk Devletleri Örgütü'ne gözlemci üye olarak kabul edilmesi sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, 2022 yılında Türk Devletleri Örgütü'ne gözlemci üye olarak kabul edildi. Bunun gerçekleşmesinde ana vatanımız Türkiye ve Azerbaycan'ın katkıları çok önemlidir. Bu vesileyle Türkiye ve Azerbaycan halkına bir kez daha teşekkür etmek istiyorum. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti yıllardır Türk dünyasının bir parçası olmasına rağmen Türk devletleriyle ilişkilerimiz maalesef çok gelişmedi. Dolayısıyla bu durum devletimiz açısından son derece önemli bir gelişmedir. Türk dünyasının artık resmi bir parçası haline geldik. Bu gelişmeler Türk Devletleri ile ilişkiler açısında geleceğe umutla bakmamızı sağlıyor. Aynı zamanda, bu üyelik Türk Devletleri Teşkilatı açısından da son derece önemlidir. Türk Devletleri Teşkilatı, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin gözlemci üyeliği ile Doğu Akdeniz'deki Türk varlığını ve Türk dünyasının haklarını koruyacak önemli bir serhat bekçisi kazanmıştır.  Sınırlarını genişletmiştir.

Kıbrıs Rum Yönetimi Avrupa Birliği'ne kabul edildi. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin bu örgüte alınmaması konusunda neler söyleyebilirsiniz?

Avrupa Birliği'nin Kıbrıs sorununa ilişkin görüşleri Yunanistan'ın tezleri doğrultusunda şekilleniyor. Bunun en büyük nedeni Yunanistan'ın Avrupa Birliği üyesi olmasıydı. Artık her ikisi de Avrupa Birliği üyesidir. Ancak bu politikalar ve gerçekler çok farklıdır. Kıbrıslı Türkler, 1960 yılında kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti'nin eşit, yasal ortağıdır. Ancak karşı taraf bu gerçeği hiçbir zaman kabul etmedi. Adanın ortak zenginliklerinde hak sahibi olduğumuzu, siyasi eşitliğimizi, haklarımızı hiçbir zaman tanımamıştır. Tanımamaya devam ediyorlar. Yıllarca "enosis" hayali kuruldu. Ermenistan, Azerbaycan toprağı olan Karabağ'ı ilhak etmek istediği gibi, ortak toprağımız olan Kıbrıs'ı da Yunanistan'a ilhak etmek istediler. Bunun için adada Türklere karşı her türlü şiddet olayını, tecrit ve soykırımı gerçekleştirdiler. Birçok yasa dışı ve ahlak dışı eylemde bulundular. 1963 yılında yasa dışı bir Anayasa değişikliği ile bize siyasi eşitlik sağlayan temel haklarımızdan "veto" hakkı da ortadan kaldırdıklarında, aslında Cumhuriyeti de bitirmiş oldular. 60 yıl oldu. 50 yılı aşkın süredir müzakere masasındayız. 2004 Annan Planı ve çözüm süreci hazırlıkları sürerken, Rum Yönetimi tek taraflı olarak Avrupa Birliği'ne kabul edildi. Çözüm iradesini samimiyetle ortaya koyan Türkler oldu ama ada üzerindeki ortak hakları, zenginlikleri ve gücü hiçbir şekilde paylaşmak istemeyen Rumenler AB ğyesi oldu. Bu hem çözüm sürecini baltaladı hem de mevcut statükonun devamını isteyen Rumları ödüllendirmek anlamına geldi.  Bu hata, Kıbrıslı Rumların Annan Planı'na evet deme ihtiyacını da ortadan kaldırdı.Adada çözüm umutlarını sona erdirdi. Kıbrıslı Türklerin bu sürecin dışında bırakılması büyük bir haksızlıktı.  AB üyesi olmamamıza ve onun sağladığı avantajlarından mahrum kalmamıza rağmen adadaki varlığımızı koruma mücadelemizi sürdürüyoruz. Azerbaycan da AB üyesi değil Ama hızla gelişmeye devam ediyor.  Biz de tüm haksızlıklara rağmen devletimizi kurduk. Cumhuriyetimiz 40 yaşına getirdik. Ülkemizde güvenle yaşamaya devam ediyoruz. Çözüm arayışına halen devam ediyoruz. Umarım dünya artık gerçeklerle yüzleşir ve Kıbrıs sorununun doğru çözüm modelleriyle samimi bir şekilde katkı sağlar.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Batılı ülkelerle ilişkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti halkı, Mustafa Kemal Atatürk'ün dediği gibi "Yurtta sulh, cihanda sulh" sözüne sadık bir millettir. Milletimiz, kıtası, ırkı, dili, dini ne olursa olsun dünyadaki tüm insanlarla barış içinde yaşamak isteyen bir millettir. Dış politikasını bu düşünceyle belirleyen devletimiz, tüm dünya devletleri gibi Avrupa ile ilişkilerine de önem vermektedir. Bu ilişkilerin üst düzeyde geliştirilmesi ve samimiyetle sürdürülmesi için her türlü yapıcı adımı atmaktadır. 2004 yılında adada Annan Planı konusunda referandum yapıldı ve Kıbrıslı Türkler plana evet oyu verdi. Öte yandan hem barışı reddeden hem de tek taraflı olarak Avrupa Birliği'ne kabul edilen Rumlar ödüllendirildi.  O dönemde Avrupa ülkeleri ve Birleşmiş Milletler halkımıza "Siz evet derseniz ve Rumlar hayır derse, bundan siz değil onlar zarar görür" diye birçok vaatte bulundu. Bu sözler BM'nin raporunda da yer aldı. Ama ne yazıktır ki ne o sözler yerine getirildi, ne de Türkler ödüllendirildi. Avrupa ve Birleşmiş Milletler artık gerçekleri görmeli ve ona göre yeni bir yol izlemelidir. Artık 60 yıl önce oluşturulan parametrelerle günümüzün sorunlarını çözmenin mümkün olmayacağı açıktır. Dünya değişiyor. Koşullar değişiyor. Dünya ve Batılı ülkeler bu gerçekleri görürse bizimle Batılı ülkeler arasında hiçbir sorun kalmayacaktır. Batılı ülkelerle normal ve kurumsal ilişkiler geliştiremememizin temelinde devletimizin varlığının tanınmaması ve Rumların Avrupa'ya uyguladığı siyasi baskılar yer almaktadır.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Azerbaycan ve Türkiye dışında hangi Türk devletleriyle daha yakın ilişkileri vardır?

Türkiye ile KKTC arasındaki ilişkiler iki sıradan devlete dayalı ilişkiler olarak değerlendirilemez. Bunu Azerbaycan-Türkiye ilişkileri gibi görmek ve değerlendirmek gerekir. Bu ilişki KKTC ile Azerbaycan arasında da mevcuttur. Bu ilişkiler karşılıklı sevgi, saygı, güven ve kardeşliğe dayanmaktadır. Elbette Türkiye ve Azerbaycan bizim için özeldir. Ama Türk Devletleri Teşkilatı sayesinde tüm Türk devletleriyle ilişkilerimiz gelişmeye başladı. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti önce milletini, sonra Türk devletlerini, sonra da tüm dünyayı kucaklamayı mutlaka başaracaktır.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin bağımsızlığının ülkeler arasında tanınması için neler yapıyorsunuz?

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak uluslararası hukukun bir parçası olmak, dünya ülkeleriyle siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel ilişkiler kurmak, kısacası dünyada hak ettiğimiz yeri almak için gerekli tüm adımları atıyoruz. . Son yıllarda atılan, en önemli adımlardan biri Türk Devletleri Teşkilatı'na gözlemci üye olarak kabul edilmemiz oldu. Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler 76. ve 77. Genel Kurulunda KKTC'nin tanınması çağrısında bulundu. Bu, bir Türkiye Cumhurbaşkanının BM'de yaptığı ilk tanınma çağrısıdır. Temsilcilerimizin Azerbaycan ziyareti, TDT toplantıları, Özbekistan, Kırgızistan ziyaretleri bu hedefe yönelik adımlardır. Son birkaç yılda çok ilerleme kaydedildiğini düşünüyorum. Elbette bu süreç kolay değildir. Türk devletleri olarak daha güçlü bir birlik ortaya koymalıyız. Bu birlik sağlanırsa KKTC'yi dünyaya açabiliriz. Can Azerbaycan her zaman desteğini göstermiştir ve beklentimiz bunun sürmesidir.