Gündem Kıbrıs Genel Yayın Yönetmeni Çiğdem Aydın'ın köşe yazısı...
Yazımın da başlığından anlayacağınız gibi ülkeyi en çok yöneten, iktidarda en çok bulunan ve ülkenin en büyük partisi olan Ulusal Birlik Partisinden bahsedeceğiz. Ama öncelikle sevgili dostum Tolga Kınacı’yı rahmetle anar ailesi ve sevenlerine başsağlığı dilemek istiyorum.
Henüz 45 yaşında hayata gözlerini kapattı ve gitti Tolga bu acı haberi duyunca yazıyı yazıp yazmamakta tereddüt ettim ama sonra, son sohbetimizi düşündüm ve sanırım o da yazacaklarımı ertelememi istemezdi diye düşünüyorum.
Kimsenin affına sığınmıyorum yazacaklarımdan ötürü, peşin peşin söyleyeyim.
Bu bir seçim hikayesi değil, UBP’nin gerçeğidir. Geçmişten bugüne toplumda öncülük yapan bir çok isim bu partiyi ulusal çizgide öyle yada böyle büyütmüş ve geniş bir kitleye ulaşmasını sağlamış.
Önceden de ihtiraslar, birbirlerinin ayağını kaydırmalar, siyasi oyunlar, çekişmeler vardı ama seviye hiç bu kadar düşmemişti.
Her şeye rağmen UBP kendi adayına sahip çıkar son gün sandığa gider ve tüm kavgalarına rağmen oyunu kullanırdı. Bunun nedeni sanırım parti disiplini ve milletvekilleri, ilçe başkanları, Bakanların kişisel hırsları değil, parti çıkarları için davranmayı bildiklerindendi. Bir de tabi Genel Başkanın tavrındandı. Bakanlar ve vekiller hatta ilçe başkanları bilirdi ki, kişisel hırslar partinin kaybetmesine neden olursa KIYIM da büyük olurdu hatta bir daha seçilememe durumu dahi ortaya çıkardı.
Peki şimdi ne oldu?
Olan şimdi olmadı tabi, bitmek bilmeyen kurultay hırsları, bitmek bilmeyen Bakanlık hırsları, bitmek bilmeyen Başkanlık, genel sekreterlik ve hatta Cumhurbaşkanlığı hırsları UBP’yi bugün getirdiği noktaya getirdi.
Hiç adı geçmezken Ünal bey UBP’nin Başkanı oldu, şartlar ve koşullar bunu gerektirdi kendisinin talebi dahi yoktu oysa, göreve geldiği günden itibaren de çalıştı. İyi yada kötü beğenirsiniz veya beğenmezsiniz şu anda Ulusal Birlik Partisinin Başkanıdır haliyle ülkenin de Başbakanı.
Yazımdaki fotoğrafa iyi bakın lütfen. Bitiremediğiniz hırslarınızın sonucunu bitirmeye çalışıyorsunuz şimdi. Ali Başman gibi kaliteli bir adamı çıtır çıtır yediniz hedefinizde Başkanınız Ünal Üstel vardı.
Sağıma bakıyorum aynı, soluma bakıyorum aynı. Kabine değişikliği kulislerde konuşulurken bazı bakanların hedefine Ünal bey geldi, bu sırada Ünal beyin Türkiye kanadı tarafından sevilen bir kişiliğe sahip olması Ersin beyi rahatsız etti, ardından Tahsin beyin Türkiye’de saygı ile karşılanması çok duygusal olan Ersin Tatar abimizi iyice rahatsız etti ve başladı saray dedikoduları, bu durum davetlerde yüzlere de vurunca Başman’nın kaybetmesi sürpriz mi oldu?
Peki ya Faiz bey, hala UBP başkanlığı için “benim hakkımdı beni götürdüler” derken kurultay yapalım hakkımı iade edin derken Başman’nın kaybetmesi garip mi geldi?
Şimdilerde bakıyorum Hasan Taçoy, bir televizyon programına katılarak kurultay çağrısı yapıyor Ali Başman’nın seçimi kaybetmesinin faturasını Ünal Üstel’e kesmeye çalışıyor. Ülke yangın yeri, ekonomik sıkıntılar arşa çıktı, insanlar geçinemiyor borç batağında boğuldu bu vatandaş ama KURUTAY çağrısı!!! Öyle mi?
Gençler sınıfta bırakıldı gelecek endişesi ile bayramları zehir oldu Bakanlıktan gelecek bir üst sınıfa geçirdik borçlu geçirdik yada tüzük değişikliği yaptık ortalamayı 5.00’e çektik altında kalanlara da ek bütünleme yapıyoruz gibi bir karar beklerken derdiniz KURULTAY mı gerçekten ?
Sağlıkta insanlar hizmet beklerken, 45 yaşında gencecik fidanlar aniden ölürken nedenleri araştırma ve önlemleri alınması gerekirken siz KURULTAY çağrısı mı yapıyorsunuz ciddi misiniz?
Sonra Ali Başman kaybetti, öyle mi? Ünal Üstel’in adayıydı öyle mi?
Ama Başman Üstel logosu altında kaybetmedi be arkadaşlar, Ulusal Birlik Partisinin Güneş ambleminin altında kaybetti. Onca entrika, onca hırs ve onca siyasi çirkefliğin içinde Ali Başman bence kazandı aldığı oy da onca oyunun içinde iyi bir oran oldu bu yüzden kendisine sakın üzülme güneş balçıkla sıvanmaz demekten başka bir şey söyleyemem.
Size gelince yorulmadın mı UBP?
Gençlerin geleceği ile oynamaktan, partinizi kişisel hırslarınız uğrana bölmekten, ülkeden insanları soğutmaktan, şahsi çıkarlarınız ve bölgelerinizde oy alabilmek uğruna dağıttığınız menfaatlerden, Başkanlarınızı yemekten, partililerinizi küstürmekten yorulmadınız mı?
Son ara seçimde seçmenin yüzde 30’u sandığa gitti bu da mı bir anlam ifade etmiyor? Yorulmadınız mı gerçekten?
Bana kalırsa Ünal bey, siz tüzük kurultayına falan da gitmeyin, kim bilir sizi o sandık kurulduktan sonra ne tuzaklar bekliyor ya da ne sürprizler. Belli ki kimse yorulmamış Ünal bey.