KKTC

ARUCAD’dan SAT’a Destek: jeneratör ve telsiz bağışlandı

Arkın Yaratıcı Sanatlar ve Tasarım Üniversitesi (ARUCAD), afet anlarında etkin müdahale ve koordinasyonu güçlendirmesi amacıyla Sivil Afet Timi Derneği’ne (SAT) bir jeneratör ve 31 adet telsiz  bağışladı.

İletişimin kesintisiz sağlanması ve enerji ihtiyacının karşılanması açısından kritik öneme sahip bu ekipmanlar, özellikle yangın, deprem ve diğer acil durumlarda SAT ekiplerinin sahada daha verimli çalışmasına katkı sağlayacak. Yapılan bağış, ARUCAD ile SAT arasında imzalanan işbirliği protokolü kapsamında hayata geçirildi.

ARUCAD Rektörü Prof. Dr. Asım Vehbi, “ARUCAD Kurucusu Sayın Erbil Arkın’a ve Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Sinan Arkın’a yapılan bu katkı için teşekkür ediyorum. Afet yönetimi yalnızca kriz anında harekete geçmekten ibaret değil, aynı zamanda önceden hazırlıklı olmayı gerektirir. SAT ile gerçekleştirilen işbirliği de tam olarak bunu hedefliyor. Ülkemiz adına gösterdikleri çaba için tüm ekibe teşekkür ediyorum. ARUCAD olarak üzerimize düşeni gerçekleştirmek istedik. Toplumsal sorumluluk bilinciyle bu alanda her türlü desteği vermeye de devam edeceğiz. Bağışlanan telsizler ve jeneratörün hiçbir zaman kullanılmak zorunda kalmamasını temenni ediyorum. Ancak ihtiyaç duyulduğunda hayat kurtaracak ekipmanlar olarak sahada yer alacaktır” dedi.

SAT Başkanı Vet. Dr. Tayfun Çanakçı, yapılan desteğin büyük önem taşıdığını belirterek, “12 yıldır tamamen gönüllü olarak faaliyet gösteren bir ekip için bu tür katkılar hayati önem taşıyor. Özellikle üç yıl önce yaşanan Mersinlik orman yangını gibi afetlerde telsizler, sahada kesintisiz iletişim sağlayarak müdahale sürecini hızlandırıyor. Önceden belirlenen bu ihtiyaçların karşılanmasından büyük memnuniyet duyuluyor. Üniversitelerin ve kurumların afet yönetimi süreçlerine katkı sağlaması çok değerli, umarım bu işbirliği başka kuruluşlara da örnek olur” ifadelerini kullandı.

Çanakçı

Çanakçı, 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş merkezli depremde edindikleri tecrübeler doğrultusunda Kuzey Kıbrıs’ta alınan önlemlerle alakalı, “Özellikle kapasite artırımı konusunda büyük ilerleme kaydettik. Ancak fay haritalarının çıkarılması ve zemin etütlerinin yapılması gibi konularda hâlâ gelişime ihtiyaç var. Bu noktada devleti yönetenlere büyük işler düşüyor. Dernekler, yalnızca devleti ve kurumları destekleyici bir konumda bulunuyor, bu nedenle afet yönetimi konusunda daha sistemli ve bilinçli adımlar atılması gerekiyor. Deprem sonrası kurumların derneklere bakış açısında büyük bir değişim yaşandı. Bunun en önemli örneklerinden biri de ARUCAD ile yapılan bu işbirliği oldu. Bu işbirliği doğrultusunda yapılan telsiz bağışı sahada kurumların ve derneklerin en çok ihtiyaç duyduğu iletişim ve koordinasyonu güçlendirecek en önemli araçlardan biri. Ve bu bağış ile bu eksikliğin giderilmesi anlamında çok büyük bir adım atıldı” dedi.

Afet anlarında en büyük eksikliklerden birinin koordinasyon olduğunu vurgulayan Çanakçı, afetlerde kendi başına, sonuçlarını bilmeden afet sahasına giriş yapmanın büyük tehlikeler doğurduğunu ve kesinlikle kaçınılması gerektiğini belirtti. “Bunun yerine, derneklerle iletişim hâlinde olunmalı ve onların belirlediği yol haritaları doğrultusunda hareket edilmelidir. Koordine bir şekilde yürütülen her müdahale, hayat kurtarır ve afetten etkilenenlere daha hızlı yardım ulaştırılmasını sağlar” dedi.

Afet eğitimlerinin artırılması, sivil toplum kuruluşlarıyla kamu kurumları arasındaki işbirliğinin güçlendirilmesi gerektiğini ifade eden Çanakçı, “Bugün Avrupa Birliği’nde afetle mücadele eden ekiplerin %99’u profesyonel gönüllülerden, yalnızca %1’i kurum çalışanlarından oluşuyor. Ancak bu noktaya ulaşılmasını sağlayan en önemli etkenlerden biri, devletin profesyonel gönüllülere her türlü ekipman desteğini sağlamasıdır. Tam donanımlı ve eğitimli gönüllüler, kriz anlarında en etkili müdahaleyi gerçekleştirebilir. Bu noktaya ulaşmak, birkaç yıl içinde başarılabilecek bir hedef değil. Bu yüzden yaşanan depremler ve yangınlar, maksimum sayıda iyi eğitimli ve ekipmanı temin edilmiş profesyonel gönüllüye duyulan ihtiyacı açıkça ortaya koymaktadır” ifadelerini kullandı.

Ülkedeki mevcut duruma dikkat çeken Çanakçı, “Örneğin geçtiğimiz yıllarda yaşanan Mersinlik Orman Yangını, yangının boyutu ve arazinin şartları göz önüne alındığında en az 5500 kamu personelinin (itfaiyeci ve diğer profesyoneller) müdahalesini gerektiriyordu. Ancak bugün Sivil Savunma, Orman Dairesi ve İtfaiye’nin toplam çalışan sayısına baktığınızda bu rakamın 800’ü bile geçmediğini görüyorsunuz. Bu da aslında ülkedeki durumu gözler önüne seriyor. Gönüllüler olarak kamunun eksik kaldığı her alanda desteğimizi sunmaya devam edeceğiz, ancak uzun vadede sürdürülebilir bir afet yönetimi için daha kapsamlı adımlar atılmalı” dedi.

Kurumsallaşma sürecine değinen Çanakçı, “Özellikle 6 Şubat depreminde gördük ki, gönüllü sayısı ne kadar fazlaysa koyulan toplumsal fayda da o kadar büyük oluyor. Bu anlamda kendimizi daha fazla görünür kılmak, daha eğitimli gönüllüler yetiştirmek ve organize bir şekilde hareket edebilmek için kurumsallaşma yoluna gittik. Ancak bu süreç sadece derneklerle çözülebilecek bir konu değil. Devletin de bir afet yönetim politikası olması ve toplumsal bilincin artırılması gerekiyor. Avrupa Birliği ve ABD’de olduğu gibi afet bilincinin ilkokuldan itibaren aşılanması şart” ifadelerini kullandı.

Afet yönetimi ve müdahale süreçlerinde ekiplerin daha etkin çalışabilmesi adına sağlanan bu destek, olası afetlere karşı hazırlıklı olma yolunda atılan önemli adımlardan biri olarak değerlendiriliyor.