Hemen hemen her yazıda ya da her canlı yayında söylediğim bir şey var…

Yaşadığımız coğrafya açısından çok şanslı insanlarız..

Ama yönetsel noktalarda yaşadığımız sıkıntılar bu ada yarısında çok daha mutlu ve müreffeh yaşamamızın önüne geçiyor, mutsuz insanlar topluluğuna dönüşüyoruz!     Buna neden olan en büyük faktör devletin devlet olmanın gereklerini yerine getirememesidir, bu da yönetsel başarısızlıktan kaynaklanmaktadır maalesef…  

İşte yine son örnek; hava kavurucu derecede sıcak…

İşi dışarıda olan özellikle de şantiyelerde çalışan insanların sağlığı ciddi derecede tehlikede! Bunu herkes biliyor, kabul ediyor.. Çalışma saatleri konusunda doğal olarak şikayetler geliyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yetkilileri de çok doğru bir karar alarak, 12.00-16.00 saatleri arasında açık havada çalışmayı yasaklıyor. Buraya kadar her şey olması gerektiği gibi..

Peki ya sonra?    İşte sorun da tam burada başlıyor. Devletin aldığı karara uyan yok! Nedeni de basit, çünkü devletin denetim mekanizması çalışmıyor…

Karar alınıyor ama denetim yapılmıyor…   

Burada basın devreye giriyor…

Mesela bizim KIBRIS gazetesindeki çalışma arkadaşlarımız Başkent’te şöyle bir tur atıyor, bir bakıyor ki; kurala uyan yok! Fotoğraflıyor ve haberlerde buna yer veriyoruz.. Ama yine değişen bir şey olmuyor…  

  Kimi ‘insan olma’ özelliği taşımayan iş verenler, o sıcakta devletin yasak kararı almış olmasına rağmen insanları çalıştırmaya devam ediyor!    O zamanda haliyle vatandaş soruyor; Nerede bu devlet?    Hükümet edenlerin basiretsiz duruşları vatandaşın devlete olan güveninin sarsılmasına neden oluyor…   

Bunla da kalmıyor, devlet ciddiyeti yerlerde sürünüyor, işveren hükümeti dikkate dahi almıyor, deyim yerindeyse sallamıyor!    Herkesin kaybettiği ve tüm değerlerin yerle bir olduğu bir süreci yaşatıyorsunuz maalesef! Oysa bu kararı almışsan, ilk gün çıkarsın sokağa kim uygulamıyorsa kararı, kesersin cezasını gör bakalım ikinci gün var mı kurala uymayan…   

Devlet olmak bunu gerektirir..   

**//**//    Maalesef bu tarz o kadar çok örnek var ki her gün yaşadığımız…   

Mesela casinolara KKTC vatandaşlarının girmesi yasak! Dünyada eşi benzeri olmayan bir kural…

 Las Vegas’a git bak bakalım Amerikan vatandaşlarına yasak mı?  Çok mu uzak diyorsun; git Monako’ya, bak bakalım Fransızlar girebiliyor mu, giremiyor mu?  Onu da geçtim iki adım yürü ve geç Güney Kıbrıs’a…

Orada da böyle bir kural yok… Bu sadece bize özgü ve saçma…

Ama bu saçma kuralı koymuşsa Devlet o zaman uygulaması gerekir. Uygulamayı yapacak olan da güvenlik güçleri aracılığıyla hükümettir!    Bu yapılmayınca soru da hemen gelir peşi sıra; Nerede bu devlet?                                                   

//**//**//   

Bir başka örnek, gece kulüpleri!..

Burada aleni bir şekilde fuhuş yaptırılıyor ama yasalarımıza göre fuhuş yasak!    Gel de buradan yak şimdi!    Hatta devlet eliyle burada çalışan kadınlar sağlık kontrollerinden geçiriliyor!..  

  ‘Yasaklansın’ demiyorum, insan hakları çerçevesinde gönüllülük esasıyla ve devletin çizdiği çerçeve etrafında yapılsın…

Ama hem yasak, hem aleni şekilde bu yasağın devlet kontrolünde delinmesi yine ayni soruyu akla getirir; Nerede bu devlet?                                                                     

       //**//**//  

Zaten toplum olarak büyük bir kültürel yozlaşmayla karşı karşıyayız..

Sosyal politikaların üretilmesi gereken önemli bir zamandan geçerken, yukarıda sıraladığım ve daha onlarca benzer örneklerini sayabileceğim çarpıklıklar nedeniyle insanlar devletine karşı isyan eder noktaya geldi.    Bunun önüne geçecek olan hükümettir. Bu da yasaları güncelleyerek ve yasalara uyulmasını sağlayarak mümkün olabilir..  

Aksi takdirde dört elle sarılmamız gereken devlet, kimileri için alay konusu olmaya devam eder gider!